13 Ocak 2008 Pazar

Yavaştır yaşamın anlamı

Senin beklemen: bir boşunalık duygusudur yalnızca; gerçekler içinde hayallerin; olup bitenler içinde olamayacakların düşlenmesi – boyuna ve boşuna bir düşüş – oysa o, gelişmektedir. Sana doğru. Sen hiç bilmeden – beklerken, bilmeden.

Senin beklediğindir o; ama sen, bilmiyorsundur. Gelmeyeceğini sanarsın.
Senin beklemen: hüzünlü ama dingin bir umutsuzluktur; bir an önce bitirip gitme isteği çökmüştür üzerine – hatta bitiremeyeceğini de bildiğin bir çok şeye aldırmazca ve umarsızlıkla girişip, hepsini yarım bırakıp gitmek, bir ayartı kadar keskindir artık.

Yaşamının anlamı bulunmamıştır, bulunmayacaktır –o, gelmeyecektir- ya; sonuçsuz bir son olarak ölüm, gelebilir, artık, işte...

Ayırdedemiyorum
içimdeki kıpırtılarla
dışımdaki tangırtıları;
yaptıklarımsa, hep yanılgılarda
n,yanılgılar.

Yan
ıl-
ne
nas
ıl.

Birleştiremiyorum
içimdeki kopukluklarla
dışımdaki bozuklukları;
yazdıklarımsa, hep yansılarda
n, yansılar.

Yans
ıl-
kim
nas
ıl.

Hani çiçekler vardır –sanarsın, hep tomurcuk kalacaklar (öylesine uzun sürmüştür ki gelişmeleri, serpilmeleri, olgunlaşmaları) oysa, gün gelir, inanamadığın bir hızla, pırıl pırıl açıverirler ya –işte, öyle: birdenbire geliverir yaşamın anlamı.

Yıllar önce görmüşsündür onu –bir an için, tek bir kez: Ufacık. Belirsiz. Uçucu. Yalnızca, içinden, “Ne güzelsin” demişsindir; “Kalsan ya biraz” bile diyemeden –zaten bilmiyorsundur deyimi o zamanlar.

O görünüm anından; o anı olan andan sonra, yeniden kesişmiş midir yollarımız, kendi ayrı yollarını yürüyen iki kişi gibi, diye düşünürsün. O caddede? Şu sokakta?Belki, o, her sabah tepeye tırmanırken, sen yokuştan aşağı sapmışsındır; geçmişsinizdir birbirinizin yanından –ya da - - bir şehirden bir şehire aynı zamanda göçmüşsünüzdür, iki gezgin gibi –ama birbirinden habersiz...

İki harita kurarsın kafanda: zamanda ve uzamda, ikinizin geliş gidişlerini saptayan –şu kadar yıl ve o kadar yol içeren iki harita.. Üstüste konduklarında –konabilselerdi – bilmeden ve bulamadan birbirinizin yanından gelip geçip gittiğiniz yerleri, ulaşamama ve dokunamama noktalarınızı belirleyebilecek..
Öncesini bile –
Ama –bilmediğindir, o yerler, o noktalar, dokunamadıklarınız...

Dokunamadığın noktalardan gelir yaşamın anlamı.

O, var, şimdi, işte –
Eylem de – ne ?
Yola çıkıp, zamanında, bir yerde, olmak –
Orada olmak – o da orada olacak diye: -
Oradasın, işte – o da, burada
-- buranda..

(hani - oruç aruoba)

Hiç yorum yok: