29 Kasım 2007 Perşembe

kasım ayının götünün gelmesi hk.

Kasım ayının götü geldi. Ve kopya cd’lerin götünün gelmesi gibi bu ayında sonu takılıyor, izlemekte güçlük çekiyorum, ileri saramıyorum, geri alamıyorum, baştan mı izlemeliyim?
Kendi hatalarımı bulmaya çabalıyorum bir süredir. Bende bir hata olduğuna inandırdım kendimi, bundan eminim bende bir hata olmalı, kime soracağım şimdi bunu? G.ye sorabilirdim..
Kimseyi sevemiyorum, g.den nefret ediyorum ama yine de şu koca dünyada sevebildiğim tek insanda o, ona da katlanamıyorum ama başka kimseye de katlanamıyorum, kendime bile katlanamıyorum aslında.
Hayatıma yeni insanlar alayım bari dedim, madem öyle yeni birilerini seveyim. Ama bu mümkün değil bir kere daha sokak ortasında “Bırak ulan beni istemiyorum seni konuşmicam seninle işte, giremediğin hayatımdan çık” diye ciyak ciyak bağırmamdan belli olmadı mı? Oldu. Peki ama bu insanlara birileri katlanabiliyor, bu nası oluyor? Ben neden katlanamıyorum? Neden katlanmak zorunda kalıyorum insanlara sadece ve normal düzeyde ilişkiler yürütemiyorum? Normal ve düzey kelimelerinin hayatıma olan bu mesafesinin sebebi nedir? Gene mi ben. Evet öyle olsa gerek.
Bir sürü soru var kafamda, rüyalarımda peşimi bırakmıyorlar, atar damarlarına rotring sokuyorum ölmek bilmiyor şerefsizler, yüksek yüksek duvarlardan aşağı yuvarlıyorum, olmaz oluyorlar. Tüm bunlar için kimseden şüphelenemiyorum. Kendimden şüphem var ama, sormam gerek bunları evet. Ben nerede yanlış yapıyorum birisi bana bir iyilik yapıp tüm yanlışlarımı sıralasa istiyorum. Maddeler halinde yanlışlarımı sıralasa, üzerimi kırmızı kalem ile çizip düzeltse. Yok di mi böle bişi? Yok elbette.
Ellerim üşüyor yine. Hava canıma okuyor. Burnum akıyor. Sorular duruyor.
Kaybeden miyim ben? Ben mi kaybediyorum her zaman? Kaybettiklerim bişi kaybetmiş olmuyorlar mı orantılı olarak? Kimsenin mi sikinde değil bunlar? Boşa mı kafamı yoruyorum bu soru işaretleri ile. Öyle di mi? Öyle elbette.
Hiç bişi düşünmeden yaşamına devam etmek ne zorlukta? Bu zorluk levellarını değiştirmenin bir yolu yok mu (eskiden olsa bu sorunun sonuna “dostum” yazardım, gene yazıcaktım, yazamıyorum, peki bu kimin suçu (eskiden olsa bu sorunun sonuna “dostum” yazardım, gene yazıcaktım, yazamıyorum, peki bu kimin suçu?) ? )
Tüm bunlar çok sıkıcı.
Bu ayın götü geldi.
Yenisine bakmak lazım..

9 Kasım 2007 Cuma

bir takım garip garip sabahlar evet ama ben yalan mı gerçek mi derken arkasından geçen günler daha bi garipleşiyor ya..
peki bundan sana ne zaten?
gelsen de bana, "bana ne bundan" desen ne cevap veririm şimdi ben sana.
ayıp denen bir şey yok değil mi?
haklı olabilirsin hayatım, ne desem bilmiyorum ki..
herhalde haklısındır, diğerleri gibi.
bense güneş doğarken camdan bakmayı severim mesela.
zaman zaman sabah soğuğunu içime çekmeyi severim, ani bir ayıltıcılığı ve benim üzerimde ne kadar alkol ve sigara kokusu varsa yok ediciliği yani sabahın aynı kendisi gibi yeni ve taze kokusu vardır.
yeni ve taze kokusu ne güzeldir mesela kahveye de çok yakışır,
kahve gözlerimizde durur,
yeni ve taze olmadığında sabahları çıkıp yürümek gerekebilir,
nitekim yürümek iyidir..