24 Nisan 2008 Perşembe

ya..


"yaşamlarında tek bir kez aşık olanlar sığ kişilerdir. onların bağlılık ya da vefa dedikleri şey, törelerin verdiği bir uyuşukluk ya da düş gücündeki bir eksikliktir. akıl yaşamında tutarlılık neyse, duygu yaşamında bağlılık odur - başarısızlığın dile gelişi..."
oscar wilde

dorian gray'in portresi

erkekler yorgun düştükleri için, kadınlarsa meraklı oldukları için evlenirler. ikisi de düş kırıklığına uğrarlar..

reading zindanı türküsü

çılgın pişmanlıklar, kan ter içinde kalmalar,
kimse bilmez bunu benden iyi:
bir'den çok yaşam yaşayanlar,
ölürler bir'den çok..

17 Nisan 2008 Perşembe

all star


"yalnız iki trajedi vardır şu dünyada..
birisi istediğini elde edememek, ötekiyse elde etmek"

"BİR SAHNEDİR YERYÜZÜ, AMA ÇOK KÖTÜDÜR ROL DAĞILIMI"

"yaşlılığın trajedisi, insanın yaşlı olması değil, genç kalmasıdır."


"keyfin anısından ya da pişmanlık duymanın lüksünden başka geride hiç bir şey kalmaz.."

7 Nisan 2008 Pazartesi

beşerin şaşması hali hk.

Şimdi unutmak için çaba harcamak zorunda hissettiğin tüm bu şeylere sahip olmaktan dolayı şükrettiğin bir zamanların var olduğunu aklından çıkartmamalısın. Zaman değişirken beraberinde değişmeden bıraktıkları insanın ancak kendisine zarar verebiliyor, biliyorsun, bu da şu demek oluyor, değişmeye mecbursun. Ve bunu kabullenmek seni biraz daha rahatlatıcaktır. Her şeyin geçeceğini bilmenin rahatlatması gibi. Tüm istediğimiz bu değil mi? Rahatlamak..
Günlerdir güneş yüzü görmeyen yüzüme bir güneş enerjisi taktırmak istiyorum çünkü malesef depolamak işe yaramıyor, içim daralıyor, hava üzerime çöküyor, kalkmıyor ibnenin çocuğu olduğu yerden, virüs gibi yayılıyor, benim canımı gittikçe daha çok sıkıyor.
Sayılı günün geçeceğine dair bir inancım vardı geldiğimde, şimdi gün saymayı unuttuğumdan mı bilmem hiçbir şey beni idare edemiyor. Göğsümde idare lambası yerine ateşten bir yürek taşıdığımdandır belki de bu gerçekten. Kendi kendine yanmaya ayarlı saplı şekere dönüşüyorum, neyseki ateş olsam cürmüm kadar yer yakıyorum ki bu da yarı çapımın sivri kenarlarımla çarpımına denk düşüyor (şimdi hesaplamaya çalışma, bu kadar bilinmeyenli bir denklemin içerisinden çıkamazsın, eldeki verileri ben sana daha sonra fakslicam, hemen, bir faks makinası alır almaz, bilinmeyenler bilinir olur olmaz, eve bir hat bağlatır bağlatmaz, yalan mı söylüyorsun diyorsun, ozaman buyur gerçeklerini, çıkar hesabını, hamiline yazdığım o çeki kullan, nası mı kullanıcaksın, kıvırıp götüne sokarak elbette, bunu da benim söylemek zorunda kalmam ne acıklı, hiç bişeyi öğrenemiyorsun sende, sonra uzaklaşıyorsun, kendi duygularına hakim olamamanın sorumlusu ben miyim, emin misin? Çek neredeyse onu bul, onu kullan..)
Bir takım seçimlerin sonucunda kendimize bulmaya çalıştığımız yolların arasında, kesiştiğimiz noktalara bir anlam yüklemeye çalışmaktı belki de hatamız. Her şeyin bir sebebi olduğuna inanmak ve bunun sonuçlarını görmeye çalışmaktı. Elbette yanıldık, tanrı gözleri kapalı fırlattı zarları, bize oynamak kaldı. Ben şeş beşim, beşerim ve şaşarım da bir nevi.. Bu beklenti içerisinde atmalısın adımlarını, her an şaşabileceğime inanmalısın. Buna güvenmelisin. Belki de benimle ilgili güvenebileceğin tek gerçeğin bu olduğundan emin olmalısın. Nitekim ben kendimin var olduğundan bile emin olamıyorum şu günlerde. Ne dersin belki de bir sabah birisi uyanıp “ne garip rüyaymış” der ve macera biter..

5 Nisan 2008 Cumartesi

we love..







"ASIL ZOR OLAN İNSANIN NEDEN YAŞADIĞINI BİLMESİ DEĞİL, BU SORUYU AKLINA GETİRMEMEYİ BAŞARMASI.."

ACIDAN USANMAK MI?


KABURGALARINDA ATEŞTEN BİR YÜREK YERİNE İDARE LAMBASI YANAN BEN DEĞİLİM!


KARARSIZ SEVDALARA GÜVENİLİR Mİ?


ÖDÜNÇ VERİLMİŞ GİBİ GERİ İSTENEN SEVDALARA NE DENİR?


bana müsade beyler..


Farfarayla doldu ruhumun asilerini sakinleştiren müzik kutusu
Nerde ''play'' butonu ?
bas da çalsın
Kendi yazıtlarım iğnecesine kalbe batsın
Kodes-kafes miraysa canım burda çıksın ahali
Öfke resitalimde dilsizdim ben,
konuşan gözlerimdi
Mutlu sonların kötü başlangıçlarına alışabilmeli
Hayati diğerlerinden kopya çekerek yaşamak budalaca
Kendi yolunun inşası şart tabiiki
Cehennem aşıklarla dolu,
sadakatsizlerin ayakları katedecek yolu
İstemesen de katetmen gerekecek selvi boylu yokuşu
Kendini hergün izleyerek göreceksin yokoluşunu sen de
Yaşadıkça oyuna dahilim
Namussuzluk dünyasında kabus nüfusu artmakta, saklan
Kıyametin tiyoları göz kırpmakta
İnşa ettiklerini yıkmak için gelecekler
Bunun bilinciyle yaşa
Ne yazık ki testlerinize tabi değilim
Bestelerimi deste deste zulaladım
Aheste yürüyen kaplumbağayım
Sen, istanbul'u bacaklarının arasına almışsın
Aferin
helal olsun, işi kapmışsın
Aklın kokuşmuş odalarda baygın, erkek düşü sapkın
Kötü niyetli yaklaşım, şehvet hali zıpkın
Sen çıtırsın, en basitinden kırılırsın
Dev cüsseli şehrim aç, kendini bulunca al ve kaç
Bana müsade beyler, ben gider ahım kalır
Düşman beni hatırlasın, korkum yere batsın varsın
Gül bahçem yangın, küllerim avuçlarımdan taşsın
Son sualde don tutsun dudakların kanasın

marmariste ne var?

4 Nisan 2008 Cuma



içkiverbardaktayarımkalmasın isimli yöresel türkümüzü söylerken bana eşlik etmek ister misin? etmeyeceksen, sigaramı yak, fazla konuşma..

03.07.06

yanımdaki yokluğunu tenime batan iğnelerden hatırlayıp "ayağım uyuştu" diyorum, anla..
civarımdaki cır cır böcekleri susmamacasına bir şeyler anlatıyor.

uzaklara dalan gözlerine bakıyorum, tahmin etmeye çalışıyorum boş mu bakıyorlar dolu mu ve fark eder mi?

mum ışığıyla yakıyorum sigaralarımı, bir Ankara yazının daha ortasına doğru ilerliyorum. ömrümden bir yaz daha geçiyor olduğunu hissetmek yaşlandığım anlamına mı geliyor?
bira değil viski içmek yaşlandığım anlamına mı geliyor?
gerçek denen şeyleri daha kolay kabullenmek yaşlandığım anlamına mı geliyor?
büyümeden mi yaşlanıyorum?
yoksa sadece büyüyorum da adına yaşlanmak mı diyorum?
insan büyüyünce mi yaşlanır yoksa yaşlandığı zaman mı büyür gibi karmaşalarımın sürmesi ne büyüdüm ne yaşlandım anlamına mı geliyor?
peki ama yaşlanmak ne anlama geliyor?

ardımda o şehri bırakmak ilk kez bu kadar rahat oldu.
arkamda bir şey bırakmadığımdan mı bu?
gittiğim her yerden parçalanıp dönmeye alışık bünyem devam edebilmeyi mi öğreniyor?

o Hikyenin Başı Burada, Peki Sonu Nerede?

başsız hikayeler diyarı burası. hep sonların yazıldığı bir yer. severken, sıcaklardan, böceklerden, yorgunluklardan bahsederken, arkasından kelimeler dökülen bir yer. bu kurakta sadece sonlar yazılıyor.
hatırlanmayan bir konunun sonu ama öyle bildik ki her şey..
bu akvaryum genişliğinde dönüp dolaşıp birbirimize çarpmışlığımız var.
bir kaç sefer gözümüze toz kaçmışlığı, gözümüzden yaş akmışlığı, görüp unutmuşluğumuz var..
bir kaç sefer birbirimizin adını görüp telefonu açmamışlığımız, bir kaç sefer de mesaj okuyup cevap vermemişliğimiz var mesela..
nasıl olduysa unutmuşluğumuz var birbirimizi..
başka bedenleri liman sayıp dalgalı bulutlu yüreğimize, onlara sığınmışlığımız var..
affedip dönmüşlüğümüz, hırsımızdan tüm tırnaklarımızı yemişliğimiz var..
kendi akvaryumumuzdaki tüm balıklarla iyi-kötü günlerimiz var. geçmişimiz..
hatta gelmişimiz geçmişimiz var..
şimdi bir hikayenin sonunu yazınca,hepsinin sonunu yazmış oluyorsun.

bu yazıları herhangi bir yerinden okuyan olunca 25 yıllık bir hikayenin sonunu okumuş oluyor.
başını merak eden var mıydı?
çoook eski hepsi..benden bile eski.

bir tarihimiz olsun istedim. "Huzur bulduğum kirpiklerinin gölgesi" diye tarif ettiğim yerden buraya, bize ait bir tarih yaratayım istedim. sana haksızlık ettiğimi hatırlatmadım hiç kendime, dönüp kendi hayatım adını verdiğim bu "başkalarının hayatı"nın toplamından çok uzakta bir yerde senin "kendi hayatım" dediğin başkalarının hayatlarının toplamında ne zor yaşadığını hiç hatırlatmadım. herkes aslında kendi akvaryumuna düşman da, kimi camları görmüyor..
onlar mı şanslı biz mi?
sorma..