11 Aralık 2015 Cuma

kadere mi inat

şarkı diyor ki "hayat, kadere inat, seni sil baştan yaşayacağım"
böyle söylenince ne büyük büyük duruyor laf da
ben desemki mesela ben yaşadım defalarca
sildim sildim yazdım hiç de yorulmadım
hep bir öncekinden daha iyi olacağına inandım
"en baştan" olmadı belki ama
sayfayı yırttığım yerden yeniden başladım

olmadı.

üstelik kaderle bir inatlaşmam falan da yoktu.
kader "yazgı" demekse bir yazanı da olmalı diye düşündüm.
öyleyse kader de bana ait olduğuna göre en doğrusu benim yazmamdır dedim.
insanoğlu olmamdan kaynaklı pek çok teknik arıza oldu yazınlarda,
yırttım sayfayı, sil baştan yaşayalım dedim.
10 yılda 7 kere taşındım, 2 şehir değiştirdim, 3 büyük ilişki yaşadım, 1 evlilik bitirdim.
yoruldum amına koyim, çok yoruldum.
Tonlarca kavga ettim, en büyük kavgamı kendimle verdim.
en büyük hayalimi önce gerçek sonra yalan ettim.
ne diyordu ; şarjörü doldurdum, hep sonunda kendimi vurdum..

inadına değil ama belki de başka şansım olmadığından hep ayakta kaldım.
daha aslında hiç gerçekten devrilmedim.

ama iyi yoruldum.

velhasıl, öyle büyük büyük söylediği gibi ister kadere inat ister kıçına kanat,
bir yere de varamadım sil baştan yaşamalar sonunda.
çocuk aklıma bilmediğim birinin soktuğu üzere eğri başlayan çizgi de doğrulmadı.

doğru bildiklerimi uygulayacak gücüm,
bilmediklerimi öğrenecek götüm,
daha fazla aranızda yaşayacak mecalim kalmadı diyip sahneyi terk etmeyi gerçekten çok isterdim ancak sanırım umutsuzca sonunu bekleyen huysuz insanlardan biri daha aranıza katılmak üzere. kendimi öldürecek enerjim olmadığından kendimi öldürmediğimi söylediğimde gülümseyen psikolog bana inanmamış gibi..

19 Ekim 2015 Pazartesi

niyet

git diyorum gitmiyor.
kalamıyor da ama.
varla yok arasında, tam da şarkının dediği gibi
ölüm gibi bir şey oldu ama ama ama
kimse ölmedi.

çünkü biliyoruz artık ağır yaralı çıkılsa da aşklardan, aşk acısı kimseyi öldürmüyor bu dünyada.
öyle hızlı dönüyor ki dünya değil onu, kendini bile unutturuyor sana.
belki de en çok kendini.

eskiden diye gülümseyerek anlattığın kadını unutturuyor.
daha az hatırlıyorsun onu, daha az seviyorsun belki.
bir çok hareketi saçma ve çocukça ve hatta yanlış geliyor sana.
bugünün doğruymuşcasına.

çok zor bir gece geçiriyorum yine.
sanki bir kabuk daha eskitiyorum, sırtımdan atıyorum derimi, çok acıyor çıkarken ama çıkartıyorum.
derisiz kalıyorum sonra.
şaşkın ve savunmasız
kabuksuz.

çok acıyor.
karnımı tuta tuta ağlıyorum yine ve bir anda geçiyor.
sopsoğuk, çok esiyor,
bu gece ayaz var değil mi?

atlatırız diyor içimdeki şaşkın,
bir bakıyorum kalan bütün duygularım da şaşkın
iç organlarım çekiliyor bir süre
karnımı tutuyorum kaçmasınlar diye
sonra geçiyor
yeniden yazmaya başlıyorum
insan yazarken yaşadığını unutuyor
belki en çok acı çekerken yazılıyor
ne dersin eski dostum?

arada ellerim titriyor.
beni uyarmıştın.
dinlememiştim.
sonra bir daha dinlemedim.
sonra bir daha dinlemedim.
sonra bir daha dinlemedim.
sonra bir daha dinlemedim.
sonra artık kendimi kaybettim. bu gece bulmaya niyetlendim.