9 Temmuz 2009 Perşembe

...


böyle bir liste yapmaya neden giriştim bilmiyorum. sanıyorum listenin en başında sıralamış olduğum "eylemsel zevkler"i anımsarken ağzımdan dökülen "ne çok şey öğretti bana"yı bir de gözle görme isteği. ve yine sanıyorum bu liste uzadıkça uzar, muhakkak bir şeyler unuttum. ve muhakkak devam da edecek bu liste, çünkü her zaman hayatına bir şeyler ekleyip beni de dürtüklüyor hadi sende yap diye..

hayvan sevmeyi,
bisiklete binmeyi,

yüzmeyi,
iskeleden atlamadan önce kafanı çevirip tekne geliyor mu diye bakmayı,

palet sallamayı,

şnorkelle dalmayı,
tüple dalmayı,

kayak yapmayı,

tenis oynamayı,

voleybol oynamayı,

basketbol oynamayı,

karavan ile tatil yapmayı,

çadırda tatil yapmayı,

org çalmayı,

akordeon çalmayı,

fotoğraf çekmeyi,
kürek çekmeyi,

bot kullanmayı,
tekne kullanmayı,
yelken yapmayı,
dere tepe tırmanmanın tadını,

araba kullanmayı,
motor kullanmayı,
çivi çakmayı,
zımpara yapmayı,
testere tutmayı,
makas tutmayı,

satranç oynamayı,
tavla oynamayı,

puzzle yapmayı,
suçu,
cezayı,

yalan söyleyince başına neler gelebildiğini,
(bu sebeple yalanı yakalatmamak için daha iyi yalan söylemeyi),

iç gösteren etekler ile jupon giyilmesi gerektiğini,
alın teri ile para kazanmanın değerini,

arkadaş ağırlamanın zevkini,

ürettiğini tüketmenin anlamını,

sanatkar ile zanaatkar arasındaki farkı,
rakıya önce su sonra buz koymak gerektiğini,

nescafe yapmayı,

balık ekmek yapmayı,

çok sarhoş olunca insanın kustuğunu,

plak dinlemenin zevkini,
iş ahlakını,

ticaretin nasıl yapıldığını,

büyüklerin yanında nasıl davranıldığını,

kendi düşenin ağlamaması gerektiğini,

çok konuşanın boş da konuşacağını,
bakışlarla da dert anlatılacağını,
kuralların aslında beğenmesen de senin için konduğunu,

sebeplerin sorularak değil zamanla anlaşıldığını,

paranın hem çok değerli hem de pul olduğunu,
sevginin insana neler yaptırdığını,

insanları kendi çerçevesinde değerlendirmek gerektiğini,
zorlamayla kimsenin huyunun değişmediğini,

en katı insanların bile esneyebildiğini/esnetilebildiğini,
en değişmez denen insanların değişebildiğini,
bazı şeylerin asla değişmediğini,
bazı şeylerin hiç de göründüğü gibi olmadığını,
kendi işinin başında durmazsan asla para kazanamayacağını,

keskin sirkenin küpüne zararını,
iyi paraya iyi mal almanın, az paraya çok mal almaktan daha ucuza geldiğini,

nasıl para kazandığından ziyade o parayı nasıl harcadığının önemli olduğunu,

insan hayatında "baba"nın önemli bir yeri olduğunu,

"el iyisi"nin ne demek olduğunu,

"en iyisi"nin ne demek olduğunu,

hayatta bazı şeylerin ancak yaşandıktan sonra anlaşıldığını,

hayatta bazı şeylerin yaşanmasına hiç de gerek olmadığını,

bir takım pişmanlıkların seni aynı hataları yapmaktan alıkoyduğunu,

ve aklıma geldikçe eklemekten çekinmeyeceğim daha çok fazla şeyi.. o'ndan öğrendim.

ve sanırım bunlar için ona hiç teşekkür etmedim..

Hiç yorum yok: