23 Aralık 2008 Salı

öf be öfff

Uyku arası panik atak seansı.

Kalp gümbürtüleri arasında yeniden uyuma çabası.

Uykuya çok geç kavuşmuş gözlerin karanlığa inatla dikili kalması.

Beklemek, yeniden huzurlu olmayı, güzel rüyaları, kâbussuz olmayı.

Beklemek, çabuk gelen ve hatırlanmayan uykuları, dinlenmiş uyanılan sabahları.

Güneş yok sabahlarda, gecelerimde ise güzel bir rüya görmeyeli ne kadar zaman oldu bilmiyorum.

Onun telefon çalıyordu ama h. açmıyordu, benim telefonum sessizdeydi, kesin onu da arıyordu, ben duymuyordum. Annem miydi arayan? Anneme bişey mi olmuştu? Ev telefonunu arayamıyor muydu? O muydu arayan? Ne olmuştu?

Ölümden mi korkuyorum şimdi?

Tam da varlığını bu kadar yakınımda hissetmişken ve ölen kişinin ölmeyenlerden şanslı olduğuna kanaat getirmişken, ölümden mi korkmaya başladım şimdi de?

Kendi ölümümden değil, bundan eminim. Ama sanırım benden başka herkesin ölümünden korkuyorum ve bunun sebebi canımın tarifsiz kalmış yanması. O yanıkların hala ciğer gibi duruyor olması.

Ya başka biri daha ölürse? Herkes ölecek. Ya hemen ölürlerse? Ne fark eder herkes bir gün ölecek.

İşte öyle olmuyor.

O kadar rahatsızım ki diğerlerinin benden evvel ölmesi fikrinden, kendimi öldürmeye en az ergenlikteki kadar yaklaşıyorum.

Panik atak resmen yaşadığım, olmayan ölümlerin korkusundan kendimi öldürücek kıvama geliyorum.

Mantık, nerdeysen beni bul, rica ederim. Hatta, çok rica ederim.

Hiç yorum yok: