29 Aralık 2008 Pazartesi

bilincimin altına süpürülmüş olanlar..


su yüzüne çıkmamalı şu bilinçaltı denen şey. altta olmasının bir sebebi var. göz önünde olsun istesek, bilinç üstünde olurlardı, el üstünde tutulurlardı..

rüya şöyle: parti ortamı, ama bir merdivenler var, dar ve dönüyor, inmek çok zor. ama azimliyim. partiye gidiyorum, gidicem.
çok zor oldu ama indim merdivenlerden.
aşağıda beni özge ve alkol ortamının değişmezi olarak bilinçaltıma da yer etmiş olduğundan iyice emin olduğum g. bekliyor bir masada.
içkiyi bırakmamış mıydım ben?
"içkiye yeniden başlıyorum" diye umulmaz bir sevinç ile yanaştım masaya.
yanaştığım masada lambadaki cin'in 3 dileğimi gerçekleştirmesi misali yoktan 3 şişe smirnof var oldu, biri sarı (citron herhal..), biri kırmızı (triple distiled olsa gerek) bir de ice..
2 shot bardağı, g. ve benim için.. özge "ben bira içiyorum" dedi. olsun dedik, votkada iç.. yoksa hepsini biz içmek zorunda kalırız!
bir yandan da düşünüyorum "votka biter, birayı da üstüne içeriz" diye..
ilk shot'ı yuvarlayıp uyandım.
aklım diğer şişelerde kaldı :)
yok yok, kalmadı aslında. ama biliyorum içki devrem geldi yeniden. canım içmek istemeye başladı. ve bilinçaltım beni tetikliyor. kimin tarafındaysa artık.. ben en çok kendime düşmanım sanırım.
sanırım değil öyleyim..

rüyanın ardından bugün canım gerçekten içmek istiyor. kendime de çok gıcık oluyorum böyle zamanlarda. tam diyorum bıraktım bitti bu sefer çok kesin, atlatılması gereken süreler atlatılıyor, üzerinden onca zaman geçiyor, buarada içkinin dibine gömülmek için elime bir sürü fırsat geçiyor içmiyorum, sonra ortada bir bok yokken canım birden manyaklar gibi istemeye başlıyor.

aslında şu sebeple oldu, dün bir film seyrettim,
marla singer kılıklı bi abla, barda bi shot votka söyledi, klişe elbette ama votka bardağa yağ gibi aktı (gerçekten öyle göründü), sonra kadın "6 senedir ağzıma sürmemiştim" dedi. "bunun sonu kötü" dedim. bir sonraki sahnede abla ağlıyordu, rimelleri akmıştı, bar tezgahına kafayı koymuştu ve evet çok sarhoştu.. şimdi özlediğim şey aslında içki, içkinin tadı filan olsa dert etmeyeceğim. bir bardak içer, sesini kesersin. ama benim olayım o değil. bu bugün hissetmekte olduğum şey bir kaç şişe içmeyi gerektiren bir susuzluk gibi.. bastırabilecek bir şeyler bulabilmeyi umuyorum. hepsi bu.

not: yazmayı bıraktıktan sonra bir bakayım dedim, diğer alkol bırakan kimseler de benim gibi manyak mı. bir şey öğrendim, ekşi sözlük aynen şöyle diyor:

dipsomani: "dipso" içmek isteği,"mania" da delilik anlamına gelir.yani bu "deli gibi içmek" hastalığıdır.alkolizmden farkı şudur:alkolikler günlük yaşamını sürdürebilmek için alkol almak zorundadırlar.dipsomanlar ise uzun süre hatta aylarca içmeyebilirler.ama bir anda içki nöbeti gelir ve manyak gibi içerler.bu nöbet genellikle bir fugue ile sonuçlanır;dolayısıyla dipsoman bir insan alakasız bir yerde hatta bilinçsiz bir durumda bile bulunabilir.

fugue
: psikopatolojide kişinin ansızın evinden veya işinden kaçmasıyla ve geçmişini, kimliğini tamamen unutarak başka bir yerde yeni bir isimle yaşama başlamasıyla tanınan türe verilen ad.

(bu da cabası) not2: dipsomani yalnız bir şekilde görünen değil, gittiği barlarda, meyhanelerde, kadehlerin dibinde "dam"ı olan psikozları beraberinde taşıyan bir hastalıktır. dipsoman kişinin kapıldığı "fugue" sonunda "delirium"a bağlanır ki bunun uyuşturucu kullancısı jargonunda kullanılan "bad trip" durumundan daha da felaket bir şey olduğunu belirtmek isterim. mesela sınırda kişilik bozukluğu sahibi kişi aynı zamanda bir de dipsomansa size hem ettiğini, hem de etmediğini bırakmayabilir eğer kapıldığı "fugue" çok sertse ve ardından gelen delirium ciddi sanrılar doğuruyorsa; bir depresif kendisini camdan atabilir, narsisistik elementler taşıyan bünye şimdi burada saymak bile istemediğim şeyler yapabilir.... böylelikle "pazar kadar değil, mezara kadar," şeklinde değişik durumlar tezahür edebilir.

"dinamik ve varoluşcu açıdan dipsomani aslında alıp başını gitmek gibidir. kişi kendinden ve ağırlığı altında ezildiğini düşündüğü yaşamdan kişiliğini değiştirerek uzaklaşır. bu seçim, varoluş bunaltısı ile baş etmenin çok pahalı bir yoludur."
prof. dr. bengi semerci


neymiş?
içki bütün kötülüklerin..
evet evet.

Hiç yorum yok: