15 Temmuz 2008 Salı

bugünü senin gittiğin gün olarak kayıt altına almak üzere başlıyorum yazmaya. vendetta çalıyor, bleeding heart. bu şarkıyı hayatıma soktuğun günü saniyesi saniyesine hatırlıyorum. hafızam bana vermesini istemediklerimi sunmak konusunda bir harika, biliyorsun. bütün mutlu zamanlarımı döküyor birbir, senin de dediğin gibi, "o fotoğrafların hepsinde gülüyoruz".. sadece şunu düşünüyorum, uzunca bir zamandır sadece 3 gün çektim elimi üzerinden, sadece 3 gün aramadım, karışmadım, madem istediğin, özlediğin bu ozaman takıl dedim ve şimdi sen çok uzun bir zaman istesem de istemesemde yoksun, çok uzaktasın, dokunamayacağım kadar, sesimi bile duyuramayacağım kadar uzak.
neden oldu tüm bunlar?
hepimiz eğleniyoruz aslında, hepimizin tek istediği birazcık daha eğlenebilmek ve okadar az kişiyiz ki eğlencenin kıymetini bilen, mutluyken teşekkür etmesini anımsayacak kadar buna duacı okadar az insanız ki..herkesin içerisinde koşturduğu şu yaşam savaşı bana öyle hikaye geliyo ki. ömürlerini 2 hafta tatil yapabilmek üzerine kuran ve onunda 1 haftasını para bulamadıkları için evlerinde geçiren, bütün sene boyunca çalışan ve haftasonları da çok yoruldum diyip ters dönmüş böcek taklidi yapan insanların dünyasında bizim yerimiz yok belki de.. eğlenmekten yorulmayanlar diyarında hayali bir uçuş halindeyiz hepimiz, sen paraşütü açıyorsun, biz müzikle salınıyoruz orda burda. soruyorlar sürekli, neyle meşgulsünüz diye, ev hanımı ile sokak kızı arasında bişeyim desem inandırıcılıktan uzak, gerçekçiliğe çok yakın dururum oysa. seni çok özlüyorum. gittiğini, artık ulaşamayacağım bir yerde olduğunu bilmek bu hissi on katına belki yüz katına artırıyor. sana sinirliyken seninle günlerce konuşmamak hiç sorun değildi, çünkü biliyordum ki aradığımda orada olacaktın, küfür de etsen, ağlasan da, oradaydın.
bugünlerinde geçeceğini söyleyerek içimi yahut içini rahatlatmak istiyorum ama günler bize genellikle eskilerinin daha kötülerini getirerek devam etti seyrine. bende kendi seyrime oldukça pesimistik bir bakış açısından devam ediyorum gördüğün gibi. bu durumda rahatlamak da rahatlatmak da mümkün görünmüyor bana. yoksun, gittin, hepsi bu. üzgünüm. o üç günü seninle konuşmadan geçirdiğim için kendimi suçluyorum, hemen arkasından seni suçlamaya başlıyorum bunu bana yaşattığın için.

Hiç yorum yok: