22 Ağustos 2011 Pazartesi

15TL

Takip ettiğim blog yazan insanlar bayadır blog yazmayı bıraktılar / bırakmışlar, bırakmışlar diyorum ben de takip etmeyi bırakmışım, yani reel olarak, yoksa görüntü olarak hala takip ediyorum onları, beni takip edenlerin de öyle olduklarını düşünüyorum açıkçası. 82 kişi açıp da bakıyor mu acaba yeni bir şey yazmış mı diye? sanmam. niye baksın ki? aciliyeti olan bi durum yok zaten  burda, kan aranıyor ilanı, somaliye yardım için sakız markaları listesi, ya da merakla beklediğiniz bir statüs update'i yok. diyince aklıma geldi, ne düşünüyorsun sorusuna vermiş olduğum cevapları bir ara atayım buraya, ne düşünmüşüm ben de merak ediyorum ara sıra. şu anda bile ne düşündüğümü bilmezken geçmişte ne düşünmüş olduğumu merak etmem ise çok hoş. hep geriye bakarak yaşama hastalığı.. demişken aklıma geldi, artık eskisi gibi eğlenemiyor olmaktan hayıflanıyorum hep. hayıf hayıf hayıf diye sesler çıkarıyorum (haylayf diye bisküvi vardı sahi ne oldu ona?). peki neden böyle oldu? çünkü artık kovalamaca ve saklambaç da oynamıyoruz. işte tam olarak buna benzer bir sebeple barlar sokağı içimi daralttın allahım ne biçim insanları toplamışsınız lan! bir yanımdan hava yeterince 50 derece değil gibi alev fışkırtan sütunlar, diğer yandan gavur damı gibi yanıyor olduğundan üstümüze su sıkılan demir borular. ancak bu gavurları söndürmenin imkanı yok kardeşim, boruları direk içeri girerlerken kendilerine döşemek lazım. yine de bir çirkinlik allah muhafaza.. dans etmek için tırmanıyorlar oraya buraya ingiliz jetset (hahayt) , yarısı emekli oryantal yarısı taze travesti gibi duruyor, midem bulanıcaktı az kalsın attım kendimi dışarı. artı bir de küçük bira için 15TL ödüyor olmanın önlenemez acısı. bir de kendimi fazla hızlı atmışım sokağa, o onbeşTL'yi almak için garson koşturdum peşimden, nerdeyse bağırıcaktım çocuğa "bağğğyan" diye koşarak geldiği için yanıma, "bunun için mi koştun ulan bu kadar" yani 15TL için engelli koşu yapmış evladım sokak kalabalığının arasında. neyse parası verdik gitti işte ondan sonra. ama tabi ne oldu? borular ingilizlere, kazıklar da bizlere, öde küçük biraya 15 TL, ne o emekli oryantal maria ve diana göbek havasında bir numara, eğlenemiyorum kardeşim ben. yar bana bir eğlence diye bağırasım geliyor. 
yeterince içki içmediğimizden mi? olabilir.
tahammül seviyemi artırmasa bile en azından görmemi engelliyor. (G.'ye selam ederim)
işte böyle. daldan dala atlamak suretiyle bir seansın daha sonuna geldik. ve ben tam olarak 1 saat 15 dakika sonra aranızdan ayrılıyorum. facebook'a "atam izindeyim" diye yazmazsam beni affeder misiniz?


2 yorum:

damlasakızaromalı dedi ki...

hastasınız daldan dala yazıların, böyle amaçsız oturursun bııık bııık bııık bııık, sağlam terapi olur ya da temelli gerer adamı, ne girişi var ne gelişmesi ne sonucu diye :) şimdi burda her dal' a vereceğim bir cevabım var ama tek dal' a şunu söyleyebilirim; ben seni her hafta takip ediyorum böbeğim, diğer 81 i bilemem..

Evren dedi ki...

benim reader takip ediyor, ben de biriktirip böyle hararetli yaz yazılarını bu kışın soğuğunda ouyorum. hoş bir zihin kovalamacası olmuş. :)