6 Kasım 2010 Cumartesi

reset ya resulullah

Merhaba. Benim adım Sinem. Bekliyorum.
Önemli olan bu değil. Çünkü "beklemek" başladığında zaman çok yavaşlıyor ve bu yavaşlık içerisinde düzgün bir ivme ile her şey önemini yitiriyor.
Düzgün olan tek şey de bu zaten.
Beklemek ile ilgili kurulmuş felsefi cümlelerin hepsi tek teker yaparak resmi geçit yapıyor önümde.
Ben yavaşım. Sen ise sokakta "abla sen pille mi çalışıyorsun?" diye soran tüyü bitmemiş yetimlerin hışmına uğruyorsun. Ancak birimiz fazla yavaş birimiz fazla hızlı, neticede bir uyumsuzluk söz konusu. Yok yok, sen ve ben değil, onlar ve biz..
Peki ben neyi bekliyorum, sen nereye koşuyorsun?
Sihirli değneği olan peri bugün gelse değneği kıçına sokucam nerdeydin şimdiye kadar diye, onu bekliyorum ben.
Şişeden cin çıksa, şişeyle bong yapıcam, cini içicem, dağa kaçıcam..
Tabi şöyle de bi durum var ki, dağdan yeni geldim ben, niye yine böyleyim?
Bu sabah şunu düşündüm; klozetlerden klozet beğenmeyen bohem ve beyaz kıçlarımız, yine de "yarım" evlerde mutlu olmayı başarabiliyor ama o yarım evlerin içindeki yarım insanlarla mutlu olamıyor.
Neden?
Çünkü bir hasrettir gidiyor tamamlanmaya, 2 yarımdan da bir tam çıkmıyor.
Tamamlanmaya çalıştıkça her şey eksiliyor. eksiliyor eksiliyor bitmiyor. Bu daha da kötü..
Eskimek, buruşmak, kırışmak, çirkinleşmek..
Nükleer yardımcım attan düşen bir başbakan ile scooterdan düşen bir başkanın insafını bekliyor.
Sonra her şey "puff".. "PAAT" da olur. Ya da bozkırın göbeğine düşen bir "güp" sesi daha da şahane değil mi?
Sonra sonsuz bir sessizlik..
Merhaba. Ben Sinem. Bekliyorum.
Kesik, bir kitap adı değil artık. Benim hayatım.
Göğsümde, sol mememin üzerinde yatıyor.
Sol kolumda.
Sol bileğimde.
Kesik, bir bütünü parçalayan o ufak çizgi, her şeyi değiştiriyor. Bir tam olmuyor bir kesikle hiç bir şey.
Ve sevgilim yüzlerce kesikle karşımda, onu dikiyorum sabahlara kadar, dikiyorum dikiyorum kapanmıyor kesik..
Bekliyorum..
Neydi o temiz bir sayfa açma zırvası?
Koca koca doktorlar aldılar vizite paralarını da nası yediler bizi "ama sen güneşin doğuşu ne güzel biliyo musun yavrum" diye diye..
helal olsun diyorum onlara, bize, bizi onlara götürenlere, o parayı verenlere..
Ama sen güneşin batışı, dalga sesi, kuş sesi, dağ havası, efendime söyliyim, bir kalemin bir kağıt üzerindeki hışırtısı ne güzel biliyor musun?
Yok, bilmiyorum, kavanozda yetiştim ben, dolaptaydım henüz çıktım ilk size geldim amca, baba desem sakıncası yoktur eminim, nitekim ancak babam olsanız bu kadar rahat davranırsınız karşımda..
hahahaha
bu kısacık ümitlenmeler yüzünden hayatım sikilmiş benim, sen bunu biliyor musun peki?
az kalsın dünyanın güzel ve yaşanası bir yer olduğu yalanına inanacaktım..
gerçi şunu kabul etmem lazım, dünya birilerine güzel, parlak, ılık, mutlu, sakin, huzurlu..
Benim için ise bir "sen soktun sen çıkar yarabbim" duası..
Ellerimizi yukarı doğru kaldırıyoruz şimdi ve 3 kere tekrar ediyoruz:
reset ya resulullah

7 yorum:

s'ius dedi ki...

veleddalin amin!

MERY DAIMON dedi ki...

Gücünü saklamamayı tekrar dene!

MERY DAIMON dedi ki...

Haıı bi de amentü bike illa amin!

simge koca dedi ki...

yaşamın bir bekleme gibi görünecek sana ve dillendirdiğinde bize ama beklemeden yaşayacaksın...

shadowboxer dedi ki...

yaşamım bir bekleme gibi görünüyor bana. ve dillendirdiğimde size. ama beklemeden yaşıyorum.

Stuck on Rewind dedi ki...

kanka nerdesin yuaa bekliyorum:P

hidingcrane dedi ki...

Tesadüfen girdim, hepsini okumadım ama okuduklarımı sevdim.Ben de bu kadar net anlatabilsem keşke kesiklerimin nedenlerini. Adım mühim değil, ben de bekliyorum. Bu yüzden genç gösteriyorum.