17 Kasım 2010 Çarşamba

bir derdim var bin dermana değişmem

dağılırım. toplanırım.
ancak parçalar halinde yaşamaktan yorulmuş olabilirim.
bu beni içinden çıkmış olduğum bir takım hataların aslında doğru olduğu ve şimdiki zamanın bir hata olduğu yanılsamasına sürüklüyor.
sürüklenmiyorum aslında, sürünüyorum.
geçmişin şimdiki zamandan daha doğru gelmesi hiç iyi değil.
hiç hiç.
bunun sebebi geçmiş zamanın geçmişte kalması ve şimdiki zamanın canımı sıkması.
oysaki şimdiki zamanın sebebi, geçmiş zamanın geçmişte canımı sıkıyor olması idi.

döngüdeyim deva bulamam..

buaralar buna taktım "bir derdim var bin devaya değişmem". kendime devalardan deva beğenemediğimden derdime tutunuyorum hırsla. nitekim dertlerden dert beğenmek konusunda çok daha başarılıyım (aşikar)..

salonda iki valiz. bir kısmı bahar kıyafetleri bir kısmı yaz. yerde duruyor.
bu salon benim değil.
gardrobun üzerinde uluslararası ebatta bir valiz. yazlıklar.
gardrop benim değil.
3 kapılı gardrobun 2 kapısında semi-kışlık (literatüre yeni kattım hayrını görün) ve kışlıkların bir kısmı asılı, toplanmayı bekliyor.
gardrobun içinde bir valiz. çok kışlıklar. taşınacağım yerde hava çok sıcak olacağından benimle gelmeyecekler. benim olmayan gardropta gelebileceğim kış günlerini bekliyor.
oda benim değil.

bir şarkı sözü yazdım kardeşim ve abisi için. durum biraz karışık, kardeşimin abisi benim görümcem olur desem yeridir, öyle böyle değil bu akrabalık mevzuları, derhal geçiyorum. yalnız bu görümcem olan kardeşimin abisi ile ortak bir çocukluk paydamız var ki, paranteze alsak içi boş kalır, öyle ortak..o istedi şarkı sözünü, biri klasik gitar çalıyor, biri elektro gitar, bana da pianodan 3 nota verdiler, bas bas dur.. bari dedim bildiğim bir şeyler yapayım, o dedi madem öyle yazıver söz, ikimize ortak bir söz yazdım "a place to call home". ortak payda, ortak söz, ortak hasret aslında belki de.. a place to call home.

kaç aydır böyle? kaç yıl? kaç yaş..
eşyaların birazı bir yerde, birazı bir yerde, ben bi bu evde, bi öbür evde.. dön bak geriye, ömür geçmiş bu şekilde. bu cephede yeni bir şey yine yok velhasıl..

ancak artık sanırım toplanmak istiyorum. tamamımı bir araya getirmek.
bir senedir görmediğim kitaplarımı kolilerinden çıkartmak.
kendime ait bir eve yerleşmek. evet "kendine ait bir oda"dan fazlasında gözüm var ne yalan söyleyeyim. hiç olmazsa bir oda bir salon olsun, benim olsun..

topla beni çarpıcam yoksa.

2 yorum:

MERY DAIMON dedi ki...

Güzel fikir! Eşyalı bir eve taşınacaksan benim gibi yine aynı hisleri taşıyabilirsin. :) Ama öyle ki o da kötü değil, özel eşyalarım dışında hiçbir şey benim değil.. Lakin,yaşanmışlıkları görür gibi oluyor insan.. tek iyi yanı bazen. Yaşamadığın anıları görüyorsun ve yalnız değilim gibi.!.

shadowboxer dedi ki...

dear mery,

eşyalı bir eve taşınmayacağım. kendi yaşanmışlıklarıma zor dayanıyorum bir de başkalarının yaşanmışlıklarını hiiç çekemem :)