5 Ekim 2010 Salı

önemi yok elbette..

yazıyorum. yazıyorsun. yorumlar gönderiyorlar. saçmasapan. her şey saçmasapan. hayat devam ediyor üzülme diyorlar bana. oysa müzikler çalıyor kulağıma kulağıma. oysa insan sesleri uzaktan hoş geliyor yakından çirkin. oysa ben yatmışım bir odanın ortasına. üzerimde depresyon hırkası. bir sonbahar daha gelmiş ankara'ya. bizim ankaramız olmuş yeniden burası, sen gelince, ben görünce, yaprak tam da üzerimize düşünce o parkta, o yaprağı yeniden görünce, içime bir ıslak çimen kokusu dolunca.. utopia diyorsun sen de bana. çok güzel değil mi? depresif bir görüntü sergileyince, pilin bitince, ben susunca, diyorlar ki enerjinize ne oldu sizin, diyorum ki, budur bizim enerjimiz, isteyen buyursun lokantası, yersen durumları. bu konuda ısrar edecek değilim. kimseye hiç bir şey için ısrar edebilecek durumda değilim. boş ver.. boş verdim. ama hala hayaller var değil mi bu dünyada? hala yaşanır kılan tek şey hayaller değil mi?
seni hatırlıyorum, ne kadar mutlu olduğunu hatırlıyorum, seni hiç okadar mutlu görmediğimi hatırlıyorum, sense hatırlamıyorsun işte, oysa ben senin küçüklüğünü biliyorum. bilmiyor muyum? bilen var mı başka bu kadar? bu yüzden mi duruyoruz birbirimizin hayatında? sana aldığım o buzdolabı magneti gibi işte.. seni hayatımdan çıkartamam çünkü, çünkü kendimi de çıkartamıyorum bu hayattan, işte tam da bu yüzden seni çıkartamıyorum. bir bilinmeyenli denklemi çözemediğimiz yerde, iki bilinmeyen sunuyoruz herkese. buyursunlar diye. buyursunlar efendim, ancak gene bekleriz diyemeyeceğim. gelen geldiği yerden lütfen, fazla dağıtmadan, kirletmeden.. ama yine de, beni aradığında, yalnızım o gitti dediğinde, ağlıyorum çünkü bıktım dediğinde, artık bitti dediğinde, ben dönüyorum dediğinde, dönecek bir yerimiz kalmadığını bildiğimde, döne döne başımız artık çok döndüğünde, sana demek istedim ki.. bir önemi yoktu. bir önemi yok demedim. şimdi diyebilirim. tüm bunların, hepsinin, bugünün, bu yalandan güneşin, hemen arkasından geleceğini bildiğimiz kışın, çok bekleyeceğimiz yazın, bitip gidecek bir sürü günün bir önemi yok. geçen günlerin, geçmeyecek sandığımız günlerin hiç bir önemi yok. şimdilik, ölene kadar hayattasın diyordu değil mi? bunların hepsini biliyoruz zaten. tekrar etmekten usanmıyoruz. işte bu sebeple gelen bir daha gelmesin ki biz yeni insanlara yeniden anlatabilelim. ne kadar eğlendiğimizi, ne güzel bir hayat geçirdiğimizi, en çok bizim olduğumuzu, en çok ben, en çok sen, en çok en çok en çokların dünyasında yaşadığımızı. boş ver sen bunları bize bir şey kalmadı diyor başka bir şarkı.. sen diyorsun ki yine istanbul, yine yağmur, vapur.. vapour ol uç ozaman, uç, uzak olsun.. çok uzakta öl tamam mı sen? çok uzakta. sadece bir sızı olsun içimde, inanmayayım öldüğüne ve bana bunun gerçek olduğunu ispat edebilecek hiç bir şey olmasın. o meşhur insanların ortadan kaybolup bir arada yaşadığına inandığımız adada sana da bir yer olsun. orada yaşa, kafan bir kovanın içinde olsun, sen yine mutlu ol. ben yine mutlu.

Hiç yorum yok: