15 Nisan 2010 Perşembe

bir teselli ver

google'da arıyorum bir "teselli", 0.54 saniyede yaklaşık 697.000 sonuç buluyor.
bende bir anormallik var (herhalde diye tamamlamak isterdim elbette bu cümleyi ama ahlak anlayışım hala bir çoklarınınkinden iyi çalışıyor, 0.54 saniyede "hadi lan" diyor bana, akabinde "kesin mi?" diye düşünmeme fırsat kalmadan "siktir lan" diyor içimdeki ironik kaltak, ki kendisi beni hala ayakta tuttuğundan, ve bu vesile ile bir teselliyi google'ın asla bulamayacağı bir yerden buluyor olduğumdan, 697.000 sonuçtan daha verimli bir sonuca varabiliyorum, tatmin oluyorum evet, ironik kaltak bana yarım ağız gülmüyor, o benim adetim değildir, ben güldüm mü yarım ağız bir yana 32 diş gülerim, soran olursa "dişlerinin hepsi bu kadar mı" diye, yok yarısı da cebimde bile diyebilirim (20likleri çektirmiştim)


kahve yaptım, süt yoktu yine baileys kattım, bohemlere selam ederim, çukurcuma'da kafamda kovboy şapkası ile yürümem belki ama götümü temiz klozete koyarım, kahveyi baileys ile severim.


ancak söz hazır teselliden açılmışken, bir saçmalık var bu işte, "teselli nerede aranır" sorusunda bir saçmalık var. benim her şeyi olduğu gibi onu da ilk aradığım yer gerçekten google oldu ama sonra da düşünmeden edemedim (ki burada da yazın hayatımızda "I couldn't help but wonder" ile kanıksanan Carry'e selam ederim) teselli geçmişte mi aranır gelecekte mi? kişi de mi aranır teselli, içinde mi, bir yerde mi? aranır da bulunmasının ne faydası vardır mesela sadece bir tesellidir kendisi, azıcık içini rahatlatır. orhan gencebay kendisini mecnuna çeviren leylada arar bir teselli, kimisi "geçmişteki günlerde" bulur. umut fakirin ekmeğidir, teselli zengine de lazım mıdır mesela? teselli fakir işi midir? ben kahvesine baileys katarken teselliyi google'da arayan bir salak mıyımdır? 


çingeneler güzel yerine "mazın" diyorlar, mazın benim aklıma hep "hazin"i getiriyor, çirkini oynatıp güzeli ağlatmalarının bilinç altıma yerleşmesinden midir? bunun teselli ile hiç bir bağlantısı yok elbette, sadece aklıma geldiğindendir..


çok canım sıkılıyor. bilmem belli oluyor mu. okadar canım sıkılıyorki en eski alışkanlığım olan spontane saçmalama işime geri dönüyorum. okadar canım sıkılıyor ki bir teselli bulasım var, bulmak için geçmişe bakınca daha da özlüyorum, geleceğe bakınca ümitsizliğe kapılıyorum. kapılıyorum çünkü bu sene de bu karadayım, o denizde değil.. kombine uçak bileti alınca ekstra indirim uygulanmıyormuş uçaklarda, orada aramış olduğum teselliden de yalanmaktan sırılsıklam olmuş avuç içlerim ile dönüyorum. "çok paran olunca" ile başlayan cümlelerden, kaçmış olan bugüne bakarken, annem "ayakların yere bassın" diyor, ayaklarım yerle yeksan olmuş, benimse kendime kanat takasım var, kanat takamıyorsam kanatlı vasıtalar ile varmak istediğim yerlere doğru gidesim var, bunu kendimden başka kimseye anlatmak zorunda kalmayacağım bir zaman diliminde şuursuzca yaşayasım var, oysa "çok paran olunca" ile başlayan cümlelerin tamamlanması için ayaklarıma betonlar dökülmüş sanki, adımlarım ağırlaşıyor yaşım büyüdükçe, arkamda bir fotoğraf duruyor, profilim denizi yarıda kesmiş, ona sırtımı dönüyorum, bir teselli vermediğinden bana, kendime küfür ediyorum, kendi yazdığım şeyi hatırlıyorum, "salonun halısına düşen sigara külüne bakarken sahile kül silktiğim günlerin serin taşaklarını özlüyorum" diye, çok ayıp ediyorum biliyorum taşak maşak nası kelimeler bunlar ama içimdeki ironik kaltak işte, teselli verirken ağzı bozuluyor, "gene yaparsın" diyor, "gene yapacaksın sen de bu istek olduktan sonra ayaklarına dökülen betonlara sıçar taşı delersin"..
delerim di mi? 
sıçarım evet.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Gazete köşelerinde aradığım kalitede bir yazı olmuş. Benim etkilenmem birşey ifade eder mi bilmem ama galiba bütün blogu okuyacağım.