22 Eylül 2008 Pazartesi

sevgili dostum g.,

belki de sorunun esasında bizden başka herkeste olduğu varsayımından hareketle en büyük hatayı yaptık.

belki de "alışamadım bu dünyaya" mottosu ve akabinde edinmiş olduğumuz "bir şekilde kendine survive edebilecek ortam sahibi olup bu ortamdan da kovulana kadar hayatını sürdürmeye bakma hali" yanlıştı.

belki de biz gerçekten çok yanlış insanlar olduk en sonunda..

hep konuştuğumuz gibi, bizden beklenen başarı hikayelerini bir yana bırakıyorum, bizim kendimizden ve birbirimizden beklediklerimizin bile kenarından köşesinden geçemedik.

senin en yakının ve hatta bir organın olarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki sen iyi bir insan falan değilsin, değildin, olmadın. en az ve en çok benim kadar kötü olduğunu söylediğim için bircan gibi aşağılanmak ve azarlanmak korkusunu içimde hiç duymadan yazıyorum bunu tahmin edersin ki.. iyi niyetli olman hiç bir şeyi açıklamıyor, hiç bir hatayı örtmüyor ve bencillik kelimesi bütün çıplaklığı ile piyasa fiyatlarını yerinden oynatıyor.

evet bütün demek istediğim bu, iyi niyetli olabilirsin ama niyetin kendi iyiliğin için olunca buna "iyi insan" denmiyor. başkalarının çekeceği sıkıntıyı hiç düşünmeden yaşamak seni süpermen yapmıyor..

görmek istediğimiz gözlerimizi taktık, hayatın bize yamuk yaptığına sarsılmaz bir inanç sahibi olduk, bu dünyaya ait değildik, öteki dünyalara gidecek paramız yoktu, annelerimiz deli, babalarımız alkolik, ailelerimiz problemli çocuk yetiştirme enstitüsü, etrafımızdakiler anlayışsız, bizler kimseyi kırmamak için yalan söyleyen melaikelerdik.. ( melaike kelimesini yazarken bile zorlanmam melaike olmadığımız anlamına gelmez değil mi tatlım? :) )

böyle mi gerçekten tüm hikaye? benzer şartlarda yetiştirilmiş kaç insan evladı tanıyorsun sonucu bizimle kıyaslanabilecek?

bir bilinç mi geldi yoksa sen buna pes etmek mi dersin bilmiyorum, ben de karar verebilmiş değilim hangisine maruz kaldığıma ama tek bildiğim ölemediğim ve bu şekilde yaşamaya da devam edemediğim ve artık bunun için bir şey yapmazsam kendimi çiğ çiğ yemek suretiyle koli basili falan olmak zorunda kalacağım oldu.

çok laf salatası yaptım, şunu demek istiyorum "bu dünya çok kötüüü" diye bağırıp kendimin ne olduğundan bahsetmek yerine bir uyum sürecine girmeye çabalamaya karar verdim, "değişmek" demek istediğim.

onların istediği gibi olmak değil belki ama yontulmak, törpülenmeye izin vermek. bunca yıldır ömrüm törpülenirken şimdi kendimi inandırdığım kalelerin yıkılmasına müsade etmek, onların belki de doğru olmadıklarını kabul etmek..

beni bilirsin, hiç bir istediğimden kolay vazgeçmedim, çoğunlukla da her istediğimi aldım, zaten çok az şeyden vazgeçmek zorunda kaldım, öyle ki bir örnek vermek için kendimi zorladığımda hatırlayamıyorum (eminim sen benim için bunu yapabilirsin, ben de senin için). şimdi de büyük bir kandırmacanın içerisinde olabilirim ama kendimi bunun benim istemem sonucu bu şekilde olduğuna inandırdım. normal bir insan olmak istiyorum, dünyaya uymak istiyorum, bu benim istediğim olduğu için de şimdiye kadar olduğum ben olmaktan vazgeçiyorum. onları taklit ederek mutlu olmak istiyorum çünkü diğer yolla mutlu olamadığımdan emin oldum, daha fazla deneyecek yerlerim ağrıyor...

artık kabul etmeliyiz sevgili dostum, intihar edecek yaşımız geçti ve kimse bizim için bu iyiliği yapmıyor. kendimi bir direkten bir ağaca çarptım, bana mısın demedi ve o gün aslında bu kararı aldım. madem ölemiyorum ozaman en azından yaşamayı denemeliyim..

şimdi garip bir hazırlık içerisindeyim, hayatımı komple değiştirmek, kendi istediğim şekle getirmek, ayakta kalmak ve ayakta kalırken kimseye dayanmamak için.. kimsenin parasını almamak, parasını aldığım için kimsenin benden olmamı istediği insan olmam konusunda laf yememek, yıllardır hayalini kurup gidemediğim şehre gitmek, kendi istediğim gibi yaşayabilmek için.

çok güçlü olduğumuzu iddia ederken tek yapabildiğimiz içimizin yıkıntılarını toplamak oldu ve bu bile bizim için çok büyük bir işti. birilerinden ayrılmak, bir takım bağımlılıklar edinip akabinde onlardan kurtulmak, nefes alıp vermeye devam edebilmek oldu tek başarımız ve ben artık kendime baktığımda bunu görmekten çok sıkıldım. bu yapmacık "çok güçlüyüm ben" hikayesinden çok sıkıldım, bu gerçek değil..

gerçek; senin geçtiğimiz 1 sene içersinde burada gerçekten para kazanabildiğin bir işe sahip olman, o evin kirasını kendin ödemen, kendi kredi kartını ödemen, annenden bağımsız bir hayat sürebilmen sonucunda çok güçlü olduğunu iddia etmen olurdu. birilerinin bakımına muhtaç sürülen bu yaşantılar uzaktan gayet patetik görünüyor.. (bunları seni suçlamak için yazmıyorum, babamın gölgesinden kocamın şemsiyesine yaptığım yatay geçişte, şemsiyenin sapı götüme girmese şimdi böyle "kendi ayakların üzerinde dur" yardırmacasına kendimi kaptırmış olurmuydum inan hiç bilmiyorum)

işe girmeyi ve para kazanmayı denediğini biliyorum, maaş alamadığın bir işin ardından düşük bir maaş ile çalışmak zorunda kaldığını da biliyorum ama en azından bir maaşın vardı ve bu bir başlangıçtı, sevgilinin orayı arayıp patronlarına ana avrat sövmesi sonucu işinden olman ise ya senin ya da sevgilinin suçuydu, bu oranın şartlarına uygun hareket edememekti ve bu da gerçekten o paraya ihtiyaç duymamandan çünkü annenin her zaman götünü toplamasından kaynaklanıyordu (aynısı benim için "baba" versiyonu ile hayat boyu geçerli oldu..) ama neticede sonuç değişmedi, işsiz, parasız ve birilerinin desteğine ihtiyaç duyar hal devam ediyor.

zaten bildiğin şeyleri çok uzun anlatmış olabilirim dostum, istediğim seni üzmek ya da daha fazla canını sıkmak değil inan, belki de seni üzsem ya da daha fazla canını sıksam bunun da bir faydası olabilir ve belki de bunu yapmışımdır.. seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun, bu herhangi insanların "süreli" sevgileri ile kıyaslanabilecek bir şey de değil, yine de bu göz açılması esnasında bencilliğinin boyutlarının gerçekten tavan yaptığını ve bu gidişin gidiş olmadığını, etrafındaki herkese zarar verdiğini gördüm, görüyorum.

bu kadar lafı neden ettim? kendi kendini inandırdığın bu "ben haklıyım, dünya beni anlamıyor" halinden bi çık, bi dön kendine bak, kendine gel eğer gelebiliyorsan, gelemiyorsan tutun bana ben kendime gelirken bi yere kadar bırakayım seni de, iyi ol, huzura er, kendine kal, bunlarla uğraşmak zorunda kalma diye ettim..

ölme diye ettim. ölme. çünkü bende bencilim ve senin bencilliğinin benimkine dokunuyor olmasından rahatsızım. çünkü hayatıma sen yanımda yokken bir yerlerde var olduğunu bilerek devam etmek çok zor olmuyor ama senin olmadığın bir dünyadan çin halk cumhuriyeti eksilmiş gibi geliyor, hatta belki komple asya kıtası. 3 tarafı denizlerle çevrili yurdumu ateşe vermek istiyorum içerisinde sen olmadığını düşününce..sen olmazsan benim kötülüğüm olduğundan büyük görünüyor gözüme, haklılığımı kaybediyorum ya da haksızlığım öksüz kalıyor. yaşayabileceğini, herkesin yaptığı bu şeyi senin de en azından deneyebileceğini biliyorum, denediğin zaman yapabildiğini de biliyorum. sadece bir silkinmen gerekiyor.

seni çok seviyorum dostum,
belki de en azından söylemiş olduğun gibi beni bırakmamak için deneyebilirsin, çünkü senin de beni çok sevdiğini biliyorum..

Hiç yorum yok: