7 Eylül 2008 Pazar

senin için yeni bir şey yazdım

04.09.08

Yaptığın şey şu; "önce tamamen yıkılmadan nasıl yeniden ayağa kalkabilirim" demek.
önce tamamen yanıp sonra küllerinden yeniden doğmayı beklemek.
ve her defasında o küllerden yeniden doğan alt kimlikten derhal sıkılıp yeniden küle dönüşmeyi bekleme safhasına geçmek.
bu, etrafındakilerin seni her defasında 'us'landın zannedip "hah.. işte bu sefer" dedikleri kısım,
sonra sen son sürat yanışa geçince "tüh..gene değil" kısmı başlıyor.
bense artık ne "hah" ne tüh" demiyorum.
sanırım bu durumu çözeli çok olmuştu ama kelimeleştirmemiştim.
ö.'nün aşkın en sevdiği halinin "acı" hali olması gibi, sende bir hayatın en çok "yanılan" kısmını seviyorsun
ve bunu henüz 15 yaşındayken bulduğun her yere "full speed on wrong direction" yazarak belirtmiştin.
biz anlamamayı seçtik..

neyse şu an teknenin burnuna oturdum ve senin son ölmemeyi başardığın sabah evden çıkıp meclis parkına yürürken
"dinle" diye mesaj attığın şarkıyı dinliyorum (çok belirtili isim tamlaması) (tasvir ruhun gıdasıdır).

seni seviyorum.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

he said>
"Our greatest glory is not in never falling, but in getting up every time we do." Confucius
and she said>
"whatever" S.O.R.

shadowboxer dedi ki...

:)

whatever değil de "bilmiyorum ki" der genelde "she"..

kalkmak önemli evet, düşmeseniz kalkmanıza da gerek kalmayacaktı, bunca sevgiyle düşmek de bundandır belki, kalkabildiğini göstermek için..

peki the new question is:
kalkmak mı mühim, düşmemek mi?

bunu da "siz düşersiniz ben düşmem" ukalalığı ile yazdım sanma, bilakis yerden sesleniyorum :)