7 Nisan 2008 Pazartesi

beşerin şaşması hali hk.

Şimdi unutmak için çaba harcamak zorunda hissettiğin tüm bu şeylere sahip olmaktan dolayı şükrettiğin bir zamanların var olduğunu aklından çıkartmamalısın. Zaman değişirken beraberinde değişmeden bıraktıkları insanın ancak kendisine zarar verebiliyor, biliyorsun, bu da şu demek oluyor, değişmeye mecbursun. Ve bunu kabullenmek seni biraz daha rahatlatıcaktır. Her şeyin geçeceğini bilmenin rahatlatması gibi. Tüm istediğimiz bu değil mi? Rahatlamak..
Günlerdir güneş yüzü görmeyen yüzüme bir güneş enerjisi taktırmak istiyorum çünkü malesef depolamak işe yaramıyor, içim daralıyor, hava üzerime çöküyor, kalkmıyor ibnenin çocuğu olduğu yerden, virüs gibi yayılıyor, benim canımı gittikçe daha çok sıkıyor.
Sayılı günün geçeceğine dair bir inancım vardı geldiğimde, şimdi gün saymayı unuttuğumdan mı bilmem hiçbir şey beni idare edemiyor. Göğsümde idare lambası yerine ateşten bir yürek taşıdığımdandır belki de bu gerçekten. Kendi kendine yanmaya ayarlı saplı şekere dönüşüyorum, neyseki ateş olsam cürmüm kadar yer yakıyorum ki bu da yarı çapımın sivri kenarlarımla çarpımına denk düşüyor (şimdi hesaplamaya çalışma, bu kadar bilinmeyenli bir denklemin içerisinden çıkamazsın, eldeki verileri ben sana daha sonra fakslicam, hemen, bir faks makinası alır almaz, bilinmeyenler bilinir olur olmaz, eve bir hat bağlatır bağlatmaz, yalan mı söylüyorsun diyorsun, ozaman buyur gerçeklerini, çıkar hesabını, hamiline yazdığım o çeki kullan, nası mı kullanıcaksın, kıvırıp götüne sokarak elbette, bunu da benim söylemek zorunda kalmam ne acıklı, hiç bişeyi öğrenemiyorsun sende, sonra uzaklaşıyorsun, kendi duygularına hakim olamamanın sorumlusu ben miyim, emin misin? Çek neredeyse onu bul, onu kullan..)
Bir takım seçimlerin sonucunda kendimize bulmaya çalıştığımız yolların arasında, kesiştiğimiz noktalara bir anlam yüklemeye çalışmaktı belki de hatamız. Her şeyin bir sebebi olduğuna inanmak ve bunun sonuçlarını görmeye çalışmaktı. Elbette yanıldık, tanrı gözleri kapalı fırlattı zarları, bize oynamak kaldı. Ben şeş beşim, beşerim ve şaşarım da bir nevi.. Bu beklenti içerisinde atmalısın adımlarını, her an şaşabileceğime inanmalısın. Buna güvenmelisin. Belki de benimle ilgili güvenebileceğin tek gerçeğin bu olduğundan emin olmalısın. Nitekim ben kendimin var olduğundan bile emin olamıyorum şu günlerde. Ne dersin belki de bir sabah birisi uyanıp “ne garip rüyaymış” der ve macera biter..

Hiç yorum yok: