2 Kasım 2016 Çarşamba

ilişkinin neresi?


çok yoruyor beni, çok mutsuz ediyor şimdi.

beni çok mutlu eden, ayağımı yerden kesen, kalbimin yeniden çarptığını, var olduğumu, yaşadığımı hissettiren şey şimdi beni öldürüyor.
aynı his bunların ikisini de yaşatan, aynı kaynaktan geliyor..

ve bu sabah "ilişkinin başında olsa hadi neyse " diyorsun, 2. ayı 2 gün önce biten ilişkimiz için,
"burası zaten ilişkinin başı ama sanırım sen sonuna geldin" diye fırlıyor ağzımdan.

aslında bunun yerine okadar çok söylemek istediğim şey var ki..

bunun üzerine seninle konuşmak istemediğimi söyleyip kaçıyorum.
çünkü ağlıyorum.
çaresizlikten ağlamak bu,
ama durdurmaya çalışmıyorum, aksın gitsin ve içimde ne varsa çıksın, yeniden tertemiz ve bomboş bir meydan kalsın diye bekliyorum.
gitsin bu his, bu hisler.
çok mutluluklar, çok mutsuzluklar, hepsi gitsin.

malesef böyle bir seçmece yok işte,
okadar yüksekten uçarsan bu kadar çakılmayı da göze alırsın.
ben bunu biliyorum.
yine de her defasında, ilk defa gibi yaşıyorum.

buna tahammül etmek benim için çok zor.
7 gün ayrı kaldıktan sonra sevişmek için geceyi bekleyebilmene, gece kısacık sevişip uyumana mesela.
sabah sevişmemeye sonra,
akşam benim uyumama izin vermene,
benim uyanıp sana neredeyse tecavüz etmeme..
sonraki sabah yani bu sabah uyanıp sana sırnaşmama hiç cevap vermemene.
yanına yattığımda sarılmamana, beni bir kere öpmemene.
bana artık öyle bakmamana,
gözünden bir dakika ayırmak istemezken şimdi önündeyken görmemene..
buna alışmak çok zor.
kayıp gidişini, bitişini izlemek ya da belki senin için dönüşmesi bu bilmiyorum, ama bu kadar çabuk söndüğünü görmek çok zor.

oturdum ağlıyorum ne salakça.
yapacak başka hiç bir şey olmadığı için oturup fotoğraflarımıza bakıp ağlıyorum.

ne kadar mutlu olduğuma bakıp bunun elimden alınışına ağlıyorum sanırım.

evet çok mutsuzum.
bunu haketmiştim değil mi?
çünkü kimse okadar mutlu olmayı hak etmiyor işte..

geçen gün seninle konuştuğumuzda "bunun olacağını ikimizde biliyorduk değil mi?" diye sordun, evet dedim bende sana, elbette biliyorduk aynı hararetle devam etmeyeceğini, ama bu kadar çabuk / bu kadar net biteceğini de bilmiyorduk değil mi?
bir de tabi, sende biterken bende yanmaya devam etmesi sanırım işleri beter etti..
ben seni hala öyle istiyorum çünkü, hala her saniye..

benim "fazla" olduğumu söyledin, "fazla üzerine titremek"ti sanırım tam olarak dediğin,
ben de dedim ki,
ikimiz eşittik,
sen eksilince ben fazla kaldım.
bana sorarsan ben sabit durdum yani,
durmayan ya da duramayan sendin..

çok çabuk alıştım ve şimdi çok özlüyorum biliyor musun?
bu özlem duygusu buraya gelip senin yanında olunca geçer sanmıştım,
geçmedi.
daha da artıyor hatta sanki..
ayaklarını sürüye sürüye yataktan kalkıp yanıma gelip bana sarılmanı çok özledim.
yanında olmadığım, uyandığında beni yanında göremediğin için söylenmeni,
saçlarımı sevip beni öpmeni çok özledim.
geçer diye bekliyorum,
geçmiyor.
geçecek biliyorum ama bu da beni avutmuyor.
geçmesini istediğim şeyin bulunması ne kadar zor bir şey olduğunu bilmek beni daha da üzüyor..












Hiç yorum yok: