12 Mayıs 2016 Perşembe

12/2010

Düşünmesi bile zor şeylerin gerçekleşmesini istiyorum.
Ben böyleyim.
İstemeye ve almaya,
alamayacaklarımı istememeye alıştırmışım kendimi.
Acayip bir insanım biliyorum.
Sert ve köşeli, yusyuvarlak ve yumuşacık.
Bir ayna değilim belki ancak uygun ortam şartlarında ne dikenim kanatır ne sözüm ağlatır.
Yalnızca, yalnız olduğumda ve bunun sebebi ben olmadığımda, yani özlediğim ve istediğim (ki istediğime göre "alabileceğimi" tahayyül ettiğim) biri olduğunda hırçınım. çok hırçın belki..

"öyle uzak ki elin, uzakları aşıyor,
bütün özlediklerim benden ayrı yaşıyor.
ya her şeyim ya hiçim,
sorma dünyam ne biçim,
bir kördüğüm ki içim,
çözdükçe dolaşıyor"

şimdi, yine, yalnız içiyorum.
rakı bardağını su bardağına vurup "yalnız içen yalnız olur" diyerek,
yakın geçmişten uzak geçmişe doğru herkesi özleyip, özlemini kendine saklayıp, çok uzun zaman sonra "sensiz olmaz" dinleyip, biraz daha içiyorum.

neyse ki hala kurşun kalem var.
neyse ki hala, defter tutmayı bıraktıktan çok sonra bile, son bir umut "belki yazarım" diyerek aldığım defterin rastgele açılmış boş sayfaları var.
neyse ki hala kelimeler var. tüm eylemsizliğimle yazabiliyorum.
neyse ki hala bana zevk veren bir içki, çektikçe içimi dolduran bir sigara, idare lambası değil harlı soba gibi yanan bir yüreğim ve acıtsa da ne kadar mutlu olabildiğimi de hatırlatan bir hafızam var.
neyse ki hala müzik ve koku var. ne istiyorsam onu getiriyorlar.
kimi özlediysem, hangi hatırayı çektiyse canım, nereye gitmek istediysem..


  

Hiç yorum yok: