7 Ağustos 2009 Cuma

yaz döneminde iş yaşantısına maruz kalan s.'nin dramı

bu hafta çok zor bitti.

aslında şöyle demem lazım, her gün ayrı ayrı çok zor bitti ancak totalde hafta sanki gene de çok hızlı geçti. (ne demek istediğimden emin değilim.)
neyse, esas önemli olan bitmiş olması.
bu kadar sıkıntı nedendi onu da anlayabilmiş değilim, 5 kişinin tatilde ve hepsinin işini benim yapıyor olmamın yanı sıra, bir de kendime her zamanki "ben neden bu işi yapıyorum, ben burda ne arıyorum, benim hayatım böyle mi geçecek, hayat mı ulan bu, amına koim böle kaderin" ve benzeri dırdırları ekleyince her gece "vur kadehi ustam bu gecede sarhoşuz" ve akabinde "sabahlar uzak bu sevda tuzak bana" ondan sonra da "alkazetser ya da aspirin c var mı?" ya ulaştım.

kendi teranemden sıkıldım, bu hamamdan da tasından da bıktım.

bi de değiş be kızım.
yok ama olmuyor.
her sene aynı;
"yaz döneminde iş yaşantısına maruz kalan s.'nin dramı" tadındayım..
üstelik tatile gitmek bana yaramıyor aksine burda alışmış olduğum bu domalık düzene her geri dönüşte iyice isyan ettiriyor. en güzeli bana hiç izin mizin vermicekler, tatile de gidemicem, vurucan kırbacı vurucan kırbacı bi nevi..

ama kendimi de çok haksız bulamıyorum. bu mu lan hayat?
emekli olmak istememe karşılık bana söylenen senin ruhun 60 yaşında lafına şiddetle karşı çıkıyorum. bırakın gezeyim misal 50 yaşıma kadar, 50den sonra da 20 sene çalışıp ödeyeyim. gençlik iş yerinde yaşlılık tatilde geçiyor.. saçmalık!

"ben bu dünyanın devri devranını" ozaman!

Hiç yorum yok: