8 Haziran 2009 Pazartesi

"yara izlerini sevmeyen bir nesle aşina değiliz"

başa döndük mü?
bu evde, yatağa yatmış ne kadar yorgun olduğumu düşünüyorum.
elimde yine bir defter,
kurşun kalem hışırtısını takip eden
kolumun kağıtta kayarken çıkarttığı ses,
ne eski bir dost..
belki de düşmandı bana bunca zaman bunca çok yazmak,
kaydetmek,
hatırlamak,
ve hatta hiç unutamamak,
tüm dost zannettiklerim gibiydi, bilmiyorum.

okadar yorgunum ki, en çok neyden yorulmuş olduğumun bir önemi kalmıyor.
hayat tüm gücüyle bastırıyor.
mücadele etmek için damarlarımdaki asil kandan fazlasına ihtiyacım var.
sağlam bir destek.
ve ben ancak kendimden destek alabileceğimi biliyorum.
kendime destek verecek gücü bi bulursam..

artık öğrendim, hayat bazen böyle oluyor. eskiden kapıldığım "hep böyle" yanılgısına sahip değilim..
f.'yi tanıdığımdan beri mutlu olduğum anları ayırdetmeyi, "ben şimdi mutluyum" demeyi öğrendim. belki de bir insanın bana yapabileceği en büyük iyiliği, en kral hareketi yaptığını biliyorum.
bu sayede "hayat bazen böyle" diyebiliyorum.
"geçecek" diyebiliyorum.

geçecek..

Hiç yorum yok: