13 Kasım 2013 Çarşamba

Between mystery and history

Madem öyle, kedi uyuyor minderin üzerinde.
Kurşun kalem de varmış bak, zırhlı kağıtlara kurşun dökelim öyleyse, ne dersin?
Bir tek gözüm acımasaydı,
tek gözüm acıyor benim. dal çarpması.
Aydınlığa bakmakta ciddi bir güçlük olmasa, yoksa kim sever canım karanlığı - bu kadar sevmezdik belki.
Bir çeşit oruç gibi sana durmak.
Ben ne zaman aşık olsam çok acıkıyorum. Hayvan gibi.
Ve içimden bir ses diyor ki; yeme lan böyle yazık değil mi yemeğe?
İnsanlarsa hep başka şeylerin mi peşinde ne?
Yaz yaz bitmez hayatım. Böyle güzel kelimeler serpiştirelim içlerine - canımlı hayatımlı.
Yalandan ne varsa lanet gelsin hepsine.
İyi bari en azından elime kalem aldım. Kendimi kurşunlamaya devam edebilirim bu vesileyle, neden olmasın.
Yazacak hikaye kalmadıysa ne olmuş yani.
Bir zaman önce dediğim gibi işte, nasırım olsa yazardım. - kendime katılıyorum.
Ama gözüm acıyor, allah seni inandırsın - ben yapamam malum nedenlerle.
Bazı şeyler yerinde kalmalı, dokunulmadan. İnekler gibi mesela.
Dokunulmazlığı olan bir inek gibi kalmalı aşklar örneğin. İnekleri yemeyin.

Hiç yorum yok: