23 Nisan 2013 Salı

i don't know what I want, but I'll do it.

koca internet deryasında hislerime tercüman olabilecek bir şeyler arıyorum.
resimler, yazılar, kart postallar ama en çok şarkılar.
benzeri hislerden muzdarip her zaman birileri vardır, o his her ne olursa olsun, hep bilirsin ki dünyanın bir başka yerinde -belki de çok yakınlarda bir yerde- birileri daha benzeri şekillerde deliriyor.
hissinin adı ne olursa olsun, onu herkes başka şekillerde yaşasa bile, yine de insanevladı olarak bir ortak nokta bulursun.
kitapların içerisinde altı çizilecek cümleler,
dinlerken "ah, ben de" diyecek şarkılar,
bakarken seni gülümsetecek resimler.
bunu arıyor olmamın sebebi kendi hislerimi kendim anlatamıyor olmam herhalde.
hem konuşacak hiç bir şeyim kalmadı diyip hem de bu kadar çok kelimenin bağımsız bir şekilde kafatasıma çarpıp geri dönüyor olması çok rahatsız edici.
yine göğsümün ortasında o sıkıntı hissi,
sular seller gibi ter içinde uyanmalar,
sanki bir şey unutmuşum gibi bir rahatsızlık kafamda 
"neydi o? neydi?"
unuttum mu bir şeyi?
onu arıyorum.
nokta atışı yapacak internet sayfaları,
linkten linke zıplarken bana "işte bunu arıyordun sen" diyecek bir an.
dün gece yazdığım gibi:
i don't know what I want, but I'll do it.

buarada tabi, "huzursuz s. sendorumu" baş gösterdi, sürekli bir sıkılma hali.
memnuniyetsiz bir ruh.
sabah uyandım, filtre kahve yaptım, balkonun kapısını ardına kadar açtım ve temiz havayı ciğerime doldurdum,
bu normalde beni en mutlu edecek anlardan biri olmalıydı, olmadı, "soğuk" dedim kapıyı kapadım.
biraz yalnız kalayım kesin iyi gelir diye düşünürken annem uyandı, akabinde kedi köpek ve annem yani evde canlı ne varsa salona doluştu, sabahın 6:30'unda evde yalnız kalmayı başaramadım.
müzik açtım, şarkıyı sevmedim, çok dinlemiş sıkılmışım.
kitabı elime aldım, polisiye okumak için hiç de uygun bir kafada olmadığımı anladım,
kütüphaneye baktım, onca kitabın içinde durumuma uygun bir kitap bulamadım,
mutlaka vardır biliyorum ama aramaktan vazgeçip yeniden bilgisayarın başına geldim.

şimdi "in the waiting line" dinliyorum,
duruma uygun şarkıyı buldum.
ruhumu huzura erdirecek bütünlüğü sağlayamasam da en azından şikayet etmeyi bıraktım.
şimdi biraz dışarı çıkıp yürüyeceğim, en azından Marmaris'teyim,
bugünün avuntusu olarak bunu seçtim.
biraz orman ve biraz deniz, beni kendime getirecektir umarım..
geri kalanı ise
"wasting my time, in the waiting line.."









Hiç yorum yok: