15 Ocak 2011 Cumartesi

Her sikim hiyar diyene bir avuc tuzla kosmak hk.

Böyle hissetmeyi ne çok sevdik..bu kadar canimizin yanabilmesini, hickirarak aglamayi, ufak sinir krizlerini, buyuk sinir krizlerini, telefonlar firlatmayi, bardaklar kirmayi, kelimelerin gucune inanip var gucumuzle konusarak oldurmeyi karsimizdakini, var gucumuzle yoktan var ettigimiz gibi bir cumleyle yok edebilmeyi, yaratip yok etmeyi (bir sanri elbette bu, ne onlar gercekti ne yoktan var etmek, guzel iluzyonlarin hayrani olmak vardi sadece adina siz ask dediniz biz delilik diye sevdik onu, onlari), her sey bir fizik olayiydi aslinda hic bir seyin yoktan var olmayacagini soyleyen bir kuraldi, her sey bir kimya olayiydi aslinda senin teninin onun tenine cevapsiz kalamayacak sorular sormasiydi, cevaplar cok da onemli degildi, onemli olan sorulardi, her sey bir matematik olayiydi aslinda, onlar icin toplanmak bizim icin binlerce parcaya bolunebilmek, bolunene kadar kendini ona carpip carpip sekmek.. Neydi? Bir takim fen bilimleri konulari, hayat bilgisi ile uzak yakin alakasi olmayan ancak bizim adina hayat dedigimiz bir seydi, ancak yasanarak bilgisi edinilebilirdi, bir kere daha bir kere daha ayni hatalari yapmamiza mani olamayan, olamadigi surece seni sen beni ben yapan, ancak boyleyken bizim hayatta oldugumuzu anlayabildigimiz bir seydi, bir ders, bir konu, bir kelime (ask mi?), bir islem. Islem sudur arkadasim; koy gotune rahvan gitsin. Ve sonra teninin her hucresi sizlasin, ve sonra inleyerek uyan yatakta, uyuyama, uyuduysan kabus gor, uyaninca karnin agrisin, gercek bir yoksunluk hissi ki bir baska bagimlilik edemez askin insana ettigini.
Ic ic ic sonra, unutana kadar icmek yalanina inanamayacak kadar cok ve uzun zamandir iciyorum bu sebeple sunu soyleyebilirim, ictikce daha fazla dusunecegimin hatta artik kontrol edemiyor oldugumdan beynimin benim dusunmek istemedigim tek seyi dusunmek konusunda israr edeceginin ve elbette omurgasizlasmis bunyeme galip geleceginin farkindayim, fark etmez diyebilecek denli de rahatsizim (bazilari buna rahatlik adini verebilir, yani bile bile ladese giden insan bir cesit gamsizdir sanabilir ancak oyle degil, bir klasik ornek uzerinden gitmek gerekirse elinin yanacagini bile bile yuz kere bin kere sobaya degen cocuk rahat oldugundan degil rahatsiz oldugundan yapar ve yanar..yapar ve yanar..yapar ve yanar..salaklik diyenler de olabilir elbette, ki belki de oyledir ancak salak olan elinin yanacagini ogrenmemis olandir ki bizim durumumuzda bu da mevzu bahis degildir, bahsedilen bile bile yanmak, her seferinde yanacagini bilerek yeniden yanmaktir. Kullerinden dogmak gibi ulvi konulara girmek isterdim ama daha ziyade bokuyla oynamak tabiri uygun olacak kanaatindeyim..)

Bir barda en arka masada, duvarin arkasinda oturuyorum, saklandim demek mumkun, burada oldugumu birtek beni yerlestiren garson biliyor, o da bir tek bardaklarimdaki ickilerin akis hizi ile ilgileniyor. Duvarin ardindan erkek bas sesleri ile kadin kahkahalari geliyor. Zaman zaman (belki cogu zaman) ne kadar rahatsiz edici olabilecegimi dusunuyorum. Ne cok guluyorum, anlatiyorum, guluyorum, dinliyorum, guluyorum, iki isimden biri gulmek demek mumkun, sosyallesince boyle oluyorum, sonra geciyor. Buraya gelene kadar bagira bagira agliyorum mesela. Kendi arabamda tek basima olmama ragmen yine de rahatsiz edici olmayi basarabiliyorum cunku bir duvarin arkasinda tek basima bira icmedigim surece dikkat cekiciyim, iyi ya da kotu. Ki o dikkatleri uzerimde istemedigim surece (zaman zaman istiyorum) bende olmalarindan hic memnun degilim. Kirmizi isikta yan arabadaki adam bana bakiyor, agliyorum, ona bakiyorum, hic aglamamis gibi bakiyor olmasinin yani sira ilk insanlarmisiz ve aramizdan biri ilk goz yaslarini dokuyormus gibi bakiyor (sahi ilk aglayan kimdi ve neden aglamisti acaba..). Adama kafami ceviriyorum onun yerine cami acip asik oldugum adam baska bir kadinla birlesiyormus bana eslik etmek ister misin diye sormak da mumkun, sormuyorum, eslik edecegini sanmiyorum..Eslik etmesini de istemiyorum, cok istekli olana hikayeyi anlatirim, gitsin evinde aglasin, kimsenin ne agidini ne kutlamasini cekecek halim var, o agit ve kutlama bana bile olsa!

Unlem isaretini cok az kullanirim, belki de bu blogda ilk kez yukaridaki cumlede kullandim. Benim isaretim iki nokta'dir. Ki kendisinin gramer derslerinde yerinin olmamasinin yani sira hayatimda onemli bir yeri vardir. Nokta kadar keskin bir son degildir, uc nokta gibi "devam edecek" anlami tasimaz, unlem gibi dikkat cekici, virgul gibi anca arada derede degildir, sanirim "iki nokta candir, kandir" diyerek kapatacagim bu noktalama isareti mevzuunu..

Iste bazen de boyle olur..yazmazsin yazmazsin yazmaya baslarsin ve dunya bir anda sadece yazi yazilabilecek bir yer olur..

Dunya bazen bombok olur. Bombok. Hicbir sey ve her sey diye cercevelere ayrilir ve tamami anlamini kaybeder. Gidilecek yer, gorulecek insan, gorecek goz kalmaz, bira vardir ozaman, soguk icilir, ici isitir, sabah olur kusulur, oglen olur bas cok agrir, 5 gibi dunya yeniden dunyadir, sen yeniden ayni kanalizasyona dusmeye hazirlanmaya baslarsin ta ki tekrar orda bi balik gordum zannedene dek..benim hayat dedigim, hayat buldugum mecra budur arkadas, 30 yasima basmama 17 gun kala kendimle ilgili yapacagim tespit de budur. Ha kafama sicayim, o ayri..

5 yorum:

Selim Isik dedi ki...

Oysa çok sinematografiktir bir arabada yalnız ağlayan bir güzel genç kadın ve insana zannımca hüzün verir. Bakınız Free Zone Natalie Portman

http://www.youtube.com/watch?v=UlSRlCS8dbA

shadowboxer dedi ki...

Sevgili Selim, bu kadar güzel göründügümü hiç sanmiyorum yine de bu güzel benzetme için tesekkür ederim :) ayrica sahne ve müzik sahaneymis..

Selim Isik dedi ki...

Bu arada ben bu şarkıyı ilk dinlediğimde; Natalie Portman da ağlayıp duruyor, bu şarkıda bir tuhaflık var dedim kendi kendime. Şarkı aynı melodi üzerinde sürekli sözleri artarak sürüyor, yani önce kötü birşey oldu sonra kötü birşey daha oldu, yetmedi bir kötü şey daha oldu, oldu da oldu, hep kötü oldu hissi bıraktı. Ben de yemedim içmedim bu şarkının sözlerinin ne dediğini araştırdım. Çıkan sonuç ilginçti.

http://en.wikipedia.org/wiki/Chad_Gadya

Sonra hemen filmi bulup izledim. Film son derece vasat. Oysa naif bakarsak; neden bakmayalım ben naif bir insanım, Orta Doğu'nun bir türlü barışa kavuşamamış hikayesi gibi bence o şarkı.

Herneyse, ağlama değmez hayat şu gözyaşlarına ile yayınımıza kaldığımız yerden devam etmeli.

Stuck on Rewind dedi ki...

ne kadar rahatsız edici olabileceğini anlattiginda ne kadar rahatsiz edici olabileceğini düşündüm.olabiliyorsun evet.ama bunu benden baska biri soylerse dunyanın kenarindan assagiya itebilirim onlari.kızgınım.böyle olmuş olmasına.boyle olmamalıydı.kim ki onlar senden rahatsız olucaklar, ya da benden??seni çok özledim.ama göresim geldi olan özlemekden degil.uzun uzun seni düşünmeyi,bizi düşünmeyi bişeyler yazmayı özledim.ne zaman bişey olsa seni arayasım geliyo,aramıyorum sanırım.niye aramıyorum bilmiyorum.sana bilmediğin ne söylicem ki gibi bi durumda var tabi ama nedeni bu değil.
bi bira açtım.sora blogunu açtım.she wants revenge dinliyorum.
keşke burada olsaydın.(tek nokta: ne hissettiğimden eminim, tam da böyle olsun istiyorum demek.)

cheers..(iki nokta: burda sisli şaibeli bi takım durumlar mevcut olabilir.şerefe kankacım.)

shadowboxer dedi ki...

Şaibe senin göbek adın, olmasa şaşarım sisli ve güzel kadın :)
Ben de seni özledim. Benimki daha ziyade birbirimizi görmezden gelebilecek kadar uzun vakit gecirip yine de aynı yerde durmaya devam etmek olan özlemekden. Yerlere fındık dökmeye başlamaktan bahsediyorum bir nevi..sahile kül silktiğimiz günlerin serin taşaklarını özlemekten de bahsediyor olabilirim ama..
Onun yerine "soğuk ve şehirlerarası otobüsler" var ve ne zaman bunu söylesem bir yerde, aklıma en arka sıraya çöküp ağlayışın geliyor :)

Rahatsız edici olamam, olamazsın, olamayız, aksi halde insanlar neden sümük gibi yapışıp kurumaya çalışıyor ve siliyorsun siliyorsun gitmiyor? üstelik saçıma da değdi :((