http://artofdala.com/portfolio.html
24 Nisan 2013 Çarşamba
23 Nisan 2013 Salı
i don't know what I want, but I'll do it.
koca internet deryasında hislerime tercüman olabilecek bir şeyler arıyorum.
resimler, yazılar, kart postallar ama en çok şarkılar.
benzeri hislerden muzdarip her zaman birileri vardır, o his her ne olursa olsun, hep bilirsin ki dünyanın bir başka yerinde -belki de çok yakınlarda bir yerde- birileri daha benzeri şekillerde deliriyor.
hissinin adı ne olursa olsun, onu herkes başka şekillerde yaşasa bile, yine de insanevladı olarak bir ortak nokta bulursun.
kitapların içerisinde altı çizilecek cümleler,
dinlerken "ah, ben de" diyecek şarkılar,
bakarken seni gülümsetecek resimler.
bunu arıyor olmamın sebebi kendi hislerimi kendim anlatamıyor olmam herhalde.
hem konuşacak hiç bir şeyim kalmadı diyip hem de bu kadar çok kelimenin bağımsız bir şekilde kafatasıma çarpıp geri dönüyor olması çok rahatsız edici.
yine göğsümün ortasında o sıkıntı hissi,
sular seller gibi ter içinde uyanmalar,
sanki bir şey unutmuşum gibi bir rahatsızlık kafamda
"neydi o? neydi?"
unuttum mu bir şeyi?
onu arıyorum.
nokta atışı yapacak internet sayfaları,
linkten linke zıplarken bana "işte bunu arıyordun sen" diyecek bir an.
dün gece yazdığım gibi:
i don't know what I want, but I'll do it.
buarada tabi, "huzursuz s. sendorumu" baş gösterdi, sürekli bir sıkılma hali.
memnuniyetsiz bir ruh.
sabah uyandım, filtre kahve yaptım, balkonun kapısını ardına kadar açtım ve temiz havayı ciğerime doldurdum,
bu normalde beni en mutlu edecek anlardan biri olmalıydı, olmadı, "soğuk" dedim kapıyı kapadım.
biraz yalnız kalayım kesin iyi gelir diye düşünürken annem uyandı, akabinde kedi köpek ve annem yani evde canlı ne varsa salona doluştu, sabahın 6:30'unda evde yalnız kalmayı başaramadım.
müzik açtım, şarkıyı sevmedim, çok dinlemiş sıkılmışım.
kitabı elime aldım, polisiye okumak için hiç de uygun bir kafada olmadığımı anladım,
kütüphaneye baktım, onca kitabın içinde durumuma uygun bir kitap bulamadım,
mutlaka vardır biliyorum ama aramaktan vazgeçip yeniden bilgisayarın başına geldim.
şimdi "in the waiting line" dinliyorum,
duruma uygun şarkıyı buldum.
ruhumu huzura erdirecek bütünlüğü sağlayamasam da en azından şikayet etmeyi bıraktım.
şimdi biraz dışarı çıkıp yürüyeceğim, en azından Marmaris'teyim,
bugünün avuntusu olarak bunu seçtim.
biraz orman ve biraz deniz, beni kendime getirecektir umarım..
geri kalanı ise
"wasting my time, in the waiting line.."
resimler, yazılar, kart postallar ama en çok şarkılar.
benzeri hislerden muzdarip her zaman birileri vardır, o his her ne olursa olsun, hep bilirsin ki dünyanın bir başka yerinde -belki de çok yakınlarda bir yerde- birileri daha benzeri şekillerde deliriyor.
hissinin adı ne olursa olsun, onu herkes başka şekillerde yaşasa bile, yine de insanevladı olarak bir ortak nokta bulursun.
kitapların içerisinde altı çizilecek cümleler,
dinlerken "ah, ben de" diyecek şarkılar,
bakarken seni gülümsetecek resimler.
bunu arıyor olmamın sebebi kendi hislerimi kendim anlatamıyor olmam herhalde.
hem konuşacak hiç bir şeyim kalmadı diyip hem de bu kadar çok kelimenin bağımsız bir şekilde kafatasıma çarpıp geri dönüyor olması çok rahatsız edici.
yine göğsümün ortasında o sıkıntı hissi,
sular seller gibi ter içinde uyanmalar,
sanki bir şey unutmuşum gibi bir rahatsızlık kafamda
"neydi o? neydi?"
unuttum mu bir şeyi?
onu arıyorum.
nokta atışı yapacak internet sayfaları,
linkten linke zıplarken bana "işte bunu arıyordun sen" diyecek bir an.
dün gece yazdığım gibi:
i don't know what I want, but I'll do it.
buarada tabi, "huzursuz s. sendorumu" baş gösterdi, sürekli bir sıkılma hali.
memnuniyetsiz bir ruh.
sabah uyandım, filtre kahve yaptım, balkonun kapısını ardına kadar açtım ve temiz havayı ciğerime doldurdum,
bu normalde beni en mutlu edecek anlardan biri olmalıydı, olmadı, "soğuk" dedim kapıyı kapadım.
biraz yalnız kalayım kesin iyi gelir diye düşünürken annem uyandı, akabinde kedi köpek ve annem yani evde canlı ne varsa salona doluştu, sabahın 6:30'unda evde yalnız kalmayı başaramadım.
müzik açtım, şarkıyı sevmedim, çok dinlemiş sıkılmışım.
kitabı elime aldım, polisiye okumak için hiç de uygun bir kafada olmadığımı anladım,
kütüphaneye baktım, onca kitabın içinde durumuma uygun bir kitap bulamadım,
mutlaka vardır biliyorum ama aramaktan vazgeçip yeniden bilgisayarın başına geldim.
şimdi "in the waiting line" dinliyorum,
duruma uygun şarkıyı buldum.
ruhumu huzura erdirecek bütünlüğü sağlayamasam da en azından şikayet etmeyi bıraktım.
şimdi biraz dışarı çıkıp yürüyeceğim, en azından Marmaris'teyim,
bugünün avuntusu olarak bunu seçtim.
biraz orman ve biraz deniz, beni kendime getirecektir umarım..
geri kalanı ise
"wasting my time, in the waiting line.."
in a manner of speaking
In a Manner of speaking
I just want to say
That I could never forget the way
You told me everything
By saying nothing
In a manner of speaking
I don't understand
How love in silence becomes reprimand
But the way that i feel about you
Is beyond words
Oh give me the words
Give me the words
But tell me nothing
Ohohohoh give me the words
Give me the words
That tell me everything
In a manner of speaking
Semantics won't do
In this life that we live we only make do
And the way that we feel
Might have to be sacrified
So in a manner of speaking
I just want to say
That just like you I should find a way
To tell you everything
By saying nothing.
Oh give me the words
Give me the words
But tell me nothing
Ohohohoh give me the words
Give me the words
That tell me everything
16 Nisan 2013 Salı
5 Nisan 2013 Cuma
say my name
“Ne
beklediğini bilerek ama beklemeden yaşayacaksın.
En çok beklediğinin,
gelse bile birgün
hiçbir zaman beklediğin anlamda gelmeyeceğini
bilerek..”
2 Nisan 2013 Salı
özlemişim..
Nothing can come close
I never doubted it
What's for you will not pass you by
I never questioned it
It was decided before I asked why
It's all there ever was
And it's all there ever will be
How could you have questioned us?
It's yourself you deceive
Nothing can come close
To this familiar feeling
We say it all without
Ever speaking
Hush now
No need to say the words
At first sight you perfectly heard
Love in all it's entirety
Is no less than we deserve
I saw, your face
Some place
I felt this feeling before
Is it deja vu?
Do I somehow know you?
Nothing can come close
To this familiar feeling
We say it all without
Ever speaking
Nothing can come close
(ever speaking)
Nothing can come close
To this familiar feeling
Nothing can come close
I never doubted it
What's for you will not pass you by
I never questioned it
It was decided before I asked why
It's all there ever was
And it's all there ever will be
How could you have questioned us?
It's yourself you deceive
Nothing can come close
To this familiar feeling
We say it all without
Ever speaking
Hush now
No need to say the words
At first sight you perfectly heard
Love in all it's entirety
Is no less than we deserve
I saw, your face
Some place
I felt this feeling before
Is it deja vu?
Do I somehow know you?
Nothing can come close
To this familiar feeling
We say it all without
Ever speaking
Nothing can come close
(ever speaking)
Nothing can come close
To this familiar feeling
Nothing can come close
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)