13 Nisan 2009 Pazartesi

Müslüm Baba Sen Çok Yaşa




Manyakça belki ama çeşitli zaman ve mekanlarda hayatımıza duhul eden bir Müslüm Gürses gerçeği var. Bu da elinde rakı kadehi ile çekilmiş süper pozuyla durduğu "Aşk Tesadüfleri Sever" albümünden ve daha da önemlisi o albümün içerisindeki nilüfer adlı parçadan kaynaklandı. Daha evvelinde "neeee jilet mi?" gibi tepki vereceğinden emin olduğum bir sürü arkadaşım "yaa bu süper şarkı" der oldu. Müslüm Gürses varoşların kimliğinden koptu, jiletleri elden bıraktırdı, efes şişelerimizi tokuştururken "artık geri veeeer" diye bağırdığımız bir insan haline geldi.

Gerçi benim için arabesk hiç bir zaman "ııyyyyk" bir müzik tarzı olmadı, "batsın bu dünya" diyerek kaldırımdan düştüğüm bir gece de dahil olmak üzere eğlence anlayışımın bir kısmında her daim bir arabesk tadı vardı. Sibel Can'dan "tövbeler olsun"lu N. geceleri, ibo'nun "kop gel günahlarından"ı ile geçen yaz içilen büyük büyük rakılar gibi Müslüm'le sınırlı kalmayan bir zevk olduğunu söylemek mümkün bunun..Hatta bunun sonucunda, kimileri tarafından "insanın mp3 çalarında böyle şarkılar olur mu abi" şeklinde aşağılandığım, hor görüldüğüm bile oldu :))

Neyse, Cumartesi akşamı bizim evin ordaki Kıtır'da bir kısım 80'ler, bir kısım 90'lar, hop hop basarak tek tek dizerek şeklinde eğlenip coşarken Hafif Batı Müziği ile, hadi dedik artık yeter eve gidelim. (Bu içimdeki "boş evde takılma arzusu"ndan kurtulamamış insan haline ayrıca değinmek gerek. Kendi evimde tek başıma otururken bir kere bile yapmadığım bu hareket, annem evi terk edince neden geri içime geliyor hiç bilmiyorum ama "ev boş bize gidelim" oluyorum hemen :)) Çıktık zaten dibimizde olan eve gittik, birer tane bira aldık eve gitmeden, açtık biraları her şey güzel, biz de güzeliz zaten, ondan evvelki alkolsüz olduğunu iddia ettiğimiz Mojitolar hafiften estirmeye başlamış etkisini, B. müzik seçmekten usandı bir süre sonra ama hala arayış içerisindeydi ve tam o anda başladı;

..."zamanın eli değdi bize"...

İşte gecenin vurucu anı o oldu sanırım. Nitekim B. kendi evine döndüğünde aynada kendi yüzüyle karşılaşmış ve şaşı bakıyormuş :)

Artık bizi Müslüm mü çarptı, "artık geri ver" diye seslendiklerimiz mi, artık geri alamadıklarımızın hüznü mü bilmiyorum ama repeat'e alınmış Müslüm baba, hafifletilmiş rock bar maceramızın sonuna büyük bir damga vurdu. Bir ara saati filan unutmuş böğürerek hep beraber "sensiz ömrüm olsun" diye bağırıyorduk nitekim..

Sonra biralarımız filan bitince, sessizce evlerimize dağıldık.
Dağılmış olarak..

Çok güzel bir gece olmasının yanı sıra, sanırım beni etkileyen B. & T.'nin hiç aklıma gelmeyecek bu "Müslüm Baba" sempatisi oldu. Ertesi gün fark ettim ki, yeni albüm bile yapmış biz bilmeden, diğeri kadar sesli olmamış bu sefer ama içerisinde Kenan Doğulu'nun "Tutamıyorum Zamanı" şarkısı konmuş ve aynı Teoman'ın "babamın öldüğü yaştayım"lı şarkısı gibi bunu da Müslüm Gürses daha güzel yorumlamış, sanki daha bi çok yakışmış gibi geldi bana.

Şimdi sırada bu şarkılardan bir araba CD'si yapmak var.
Ha tabii Chris Cornell için bir araba laf sayan Sbb buna neler der onu da merak ediyorum :)

2 yorum:

Selim Isik dedi ki...

:) Evet entelleşmesi bir tarafa, Müslüm Gürses benim için Talihsizler'dir. Bunun saçma da bir filmi vardı sanırım. Ben Müslüm Baba'yı sevmezdim gençken,
hala da çok seviyor sayılmam. Orhan Gencebay'ı ise anlamıyormuşum. Şimdi dinledikçe müziğinin ne kadar nitelikli olduğunu görebiliyorum. Sonuçta benim için arabeskin 4 babasından İbo ve Ferdi çocukluğumdan yana hep bir adım önde olmuştur. Orhan şu anda hepsinden ileride o ayrı. Çocukluğumu anlattığım yazıdaki kapıcımızın evinde bolca çalınan bir müzikti Ferdi Tayfur. Yıldızlar da kayar, Sabahçı kahvesi, Bana sor ve benim için bir zirve olan Emmoğlu albümü. Bir yandan da evde Yeni Türkü, Grup Gündoğarken falan dinliyorum. Ben kapıcımızın oğlanlarına bunları sevdirdim, onlar da bana Ferdi'yi.

Ben de bu dağların nesine geldim emmoğlu :)

shadowboxer dedi ki...

hahaha :) benim içinde itiraf edilmemiş yenimahalle günlerinden kalma bi hatırası var aslına bakarsan Ferdi Tayfur'un. Kendisinden hiç haz etmemekle beraber "mor güller" diye bir albümüne denk gelmiştim yenimahalle bazlı dostların desteği ile, belki de ordan geliyordur bu bir şekilde diğerlerinden önde giden arabesk aşinalığı.

"ben de unuturum yıldız yıldız parlayan gözlerini" şeklinde bir dize hatırladım mesela sen Ferdi Tayfur deyince, sanırım 92-93 senesinden kalma :)

"insan bunu nasıl sever" diyen insanların arasında bile, bundan zevk alan insanlarla da bazen kadeh tokuşturabilmek sanırım ayrıca zevkli, ayrı bi zevk..