15 Aralık 2008 Pazartesi

"inançsızım" diyor.

kırık bi gülümseme var yüzünde, yarım yamalak,
özensiz,
tam da dediği gibi,
inançsız bi gülümseme.


"kimseyi sevmiyorum" diyor.


"ölemiyorum da".

diyecek bir şeyler arıyorum.
yeni,
söylenmemiş,

yahut söylenmiş ama o vakit kıymeti bilinmemiş.
formül gibi, ilaç gibi gelecek bir şeyler.

yok..

yarının bugünden güzel olacağına inanabilecek bir insan değilim ben, geçmiş tecrübelerim bu şekilde düşünmeye yatkınlık göstermeme müsait değil.

bugün genellikle dünden güzel olmaz.
bu sene geçen seneden iyi değildi.
15 yaşındayken hayat bundan bin kat güzeldi (ben yine şikayet ediyordum).
keşke hep çocuk kalsaydık.
esasında en temizi anne karnı.
babam ve annem sevişmemiş olsaydı tüm bunlar başıma gelmeyecekti.
bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi?

yarın denen şey, bana vermesini istediğiniz o "umut"u vermiyor.
umut denen şey, arada bir yanıp sönen bir pavyon ismi gibi. Gecenin karanlığında kırmızı bi tabela "Umut Pavyon".. öyle de iç karartıcı işte (umudun ola ola bir pavyon olması hali yani..)

yine de, bana zaman zaman çok uzun uğraştığım hayat mevzularında durduk yere olmadığına eminim ama yine de nereden geldiğini tam da tespit edemediğim bir bilinç geliyor. her içtiğimizde ağladığımız ve adını "babasız kızlar balosu" isimli şarkıdan alan "babamız bizi sevmedi" isimli küçük grubumuzdan da ilk çıkan ben olmuştum, nasıl olduğunu bile bilemeden. birlikte ağladığım, kahrettiğim diğer "babası kendisini sevmemişler"e "onu sadece bir baba olarak görmeye başladığında hiç bir sorun kalmayacak" demeye başlamıştım.
"sadece bir baba"..
bunu yaparak babama çok büyük bir ders vereceğimi ve aslında neler kaybettiğini bir gün anlayacağını falan da düşünüyordum ama öyle olmadı. bizim iyi bir baba-kız ilişkimiz oldu diyebilirim (bir süre için en azından), sonra o kendi çerçevesine döndü ben de o çerçevede artık yerim olmayacağını beyan ettim. bende kendiminkine geçecektim, geçtim.
neyse mevzu bu değildi, "çocukluğuna dön" denince ilk döndüğüm yer babam oluyor neyi aşarsam aşayım, bu aşikar. benim çocukluğum babamda duruyor..neyseki uzun zamandır kimse "çocukluğuna dön" falan demiyor : ))

bir diğer çok uzun zamandır (ne zamandır bilmiyorum) beni uğraştıran mevzu ise "yaşayamamak" diyebilirim. istediğim gibi yaşayamamak desem daha doğru olur ama cesaret edemiyorum çünkü birisi çıkar da "nasıl yaşamak istiyorsun?" diye sorarsa cevaplayamayabilirim, ya da cevaplayıp sonra bütün istediklerimin bana verilmesi durumunda yeniden mutsuz olabilirim.
tatminsiz miyim?
marmarise gitmemiş olmamın en büyük etkenlerinden biri de buydu sanırım. oraya gidip, orda da mutsuz olma ihtimalim. en sonunda kendime hayatta çok isteyecek, içinde yaşamak isteyecek, uzun bir ömür sürmek isteyecek, hakkında hayaller kurabilecek ve bu dünya üzerinde bulunabilecek bir yer bulmuşken, gidip-yaşayıp-görüp bok etmekten, bu hayalimi - "umudumu" - da kaybetmekten çok korktum. ve elbette "korktuğu başına gelmek" ile "pişmiş tavuktan beter olmak" deyimlerimizi burada devreye sokmak mümkün, üstelik de gitmemişken!..

her neyse, bu "yaşayamamak" hususunda gelen bilinç ise şu şekilde; diğerlerine bak ve nasıl yaptıklarını anlamaya çalış. taklit et.
en azından dene..
"onlar da yaşamıyorlar" diye düşünsende, bunu görmemenin bir yöntemini bulmuşlar, bunu da düşün.

anladım sonra.

anestezik iş yaşantısı ortamı benim çarem.
gün boyu meşgul olmak.
akşam eve yorgun dönmek.
sorgulamak yerine günlerin nasıl da akıp gittiğine şaşırmak.
ne iş yaptığının bir önemi yok. o işi sevip sevmediğinin de. çok ya da az çalışmanın. çok ya da az kazanmanın. tahammül edebildiğin bir yer olması yeterli. tahammül sınırını aşmayan insanlar arasında olman.

ya ben yolumu buldum, ya yol beni buldu ama sonuç diğerlerinin başarmasını sağlayan bu yöntemin benim için de hayati bir önem taşıdığını anladım.

kurcalamamak için gereken, bunu yapacak enerjiyi bir başka şeye yönlendirmekmiş..

"ne yapıcam ben?" diye soruyor bana.
"ne yapıcaksın sen?" diye cevaplıyorum.

keşke bilebilsem..
keşke bulabilsen..

3 yorum:

bOz dedi ki...

"Umut" yazilimindan mi bilmem cok talihsiz bir kelimedir. Bazilarina gore salaklik duzeyinde iyimserliktir,hayaldir hayal kirikligidir. Umut fakirin ekmegidir denir ki bu durumu izzah etmeye yeterlidir.
Al iste senin yazinda da pavyon olmus...
ben bu "umut" kelimesinin "umuş" olarak degistirilmesi durumunda herseyin duzelecegine inaniyorum

shadowboxer dedi ki...

"umuş" da biraz "gay olmuş tabiri caizse :)

bOz dedi ki...

senin icin fesat..